28 Kasım 2017 Salı

“Yatacak yerleri yok”

İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastı basalı karışıklıklardan kendisini kurtaramıyor.
Ya uydurup inanıyor, ya da kendisi yapıp yine kendisi eliyle yaptığının hizmetçisi oluyor.
İşin dikkat çeken yanı kendisini bile herhangi bir tehlikeden koruyamayan nesnelerde, artık yaşamla ilişkisi kalmamış insan veya canlılardan medet umuyor olmasıdır.
Bir de yalancı tabaka var ki onların eline ve diline düşmeye görün!
Böyle tipler için her yol mubah anlayışı ve pişkinlik en büyük özellikleri arasında yer alır.
 Garip olan ise kendilerine istedikleri nezaketi karşılarındakine lütuf gibi görmeleri de ayrı bir tedaviye muhtaç olduklarını bilmemeleridir.
Belirtileri ya aşırı öfke veya gamzeli sırıtık bir görünümdür.
Yalan ise ayrı bir süsleme sanatına sahiptir bu tiplerde.
Zorda kaldıklarında yegane sığınakları manevi ve samimi olmasalar da milli değerlerdir.
İsra 37.Ayet:”Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.”
Kimilerinin “mütevazilik” gösterisinin altında yatan narsist tavrı  konuşmalarında, bu hastalığı, göremiyor musunuz? 
İsra 53.Ayet:” Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”
Yukarıdaki açık ve net uyarıya ne demeli?
Bunun aksi hemen her gün tekrar etmiyor mu?
Üzülerek belirteyim ki. yoksa gözleri sürmelenmiş, kulaklarına ağırlık gelmiş ve kalbi kilitlenmişlerden misiniz?
Böyle olmamasını diler göz ardı edilmemesini salık veririz.
Yoksa herkesin yatacak bir yeri vardır.
Oranın neresi olacağını sizin aklınızı nasıl kullandığınıza bağlı olarak belirlenmektedir.
Ve bu kural bütün insan ve insanlık alemi için geçerlidir!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...