İnsan var edildiğinden beri çeşitli şekillerde imtihana tabi
tutulmakta ve sınavı kazanması durumunda hem dünya hem de ahiret yurdunda güzel
sonuçlara ulaşacağı müjdesi verilmektedir.
Olaylar karşısında şikayet etmek yerine sabrı seçmek
akıllıca bir tercih olur diye düşünmekteyim.
Çünkü şikayette üstü örtülü bir serzeniş, öfke, haksız
sızlanma bulunma tehlikesi bulunabilir.
Kalplerin özünü bilen, her şeyin sahibi olan kudret elbette
insanın ne halde olduğunu an be an bilmektedir!
Ve hatta uykuda bile…
Ayrıca açığa vurulsa da vurulmasa da…
Konuyla ilgili dikkat çeken örneklerden biri Yusuf (as)
kuyuya atıldığında Yak'kup (as) peygamberin gösterdiği örnek davranışıdır.
“Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Ya'kub)
dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık (bana
düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek
olan, ancak Allah'tır.” Yûsuf : 18
“Onlardan yüz çevirdi, «Ah Yusuf'um ah!» diye sızlandı ve
kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.” Yûsuf : 84
“(Ya'kub:) Ben gam ve kederimi sadece Allah'a arz ediyorum.
Ve ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (vahiy ile) biliyorum,
dedi.” Yûsuf : 86
Özetle peygamber
dahi olsa duygu ve akla sahip olduğu için örnek olabilecek hayat sürmekte ve
bundan da bizim ders çıkarmamız gerektiği sonucuna ulaşabiliyoruz.
İnsanın en çok
yanıldığı nokta ise “onlar peygamberdi” diyerek kendini olayın içinden
dışlaması dikkat çekmektedir.
Oysa onlarda evvel
emirde insan olarak hayata başlayıp, daha sonra “kul ve elçilik” görevi
verilmiş ve insanların zorlandıkları ve hatta nasıl davranacaklarını
bilemedikleri anda onların bu örnek yaşantılarına uygun davranılması
gerekliliği öğretilmiştir.
Burada kazançta
kayıpta “kişiseldir!”
Peygamberlerin
genel görevi “yaratandan aldığı bilgileri insanlara duyurmak, nasıl
yapılacağını öğretme görevlerinin” dışında bir sorumlulukları bulunmamakta,
sorumluluğun tamamen duyan, işiten, gören, uyup uymamak kendi tercihi olan
muhataplardadır.
Yani insanın ister
inansın, isterse inanmasın sonuçları kendisine aittir…
Çünkü bireylerin
isteyip istememesine bağlı olarak gerçekleşebilecek tasarruf; iman edip etmeme
gerçeği sadece Allah'a aittir.
Azıtıp, hidayete
erdirmek gibi…
Kısacası sabretmesi
gerekenlere ecir ve tahammül gücü diliyorum.
“Allah'ın lütfuyla
başarı elde edenleri” ise canı gönülden kutluyor, herkese nasip olmasını
diliyorum.
Çünkü o, çok
merhametli!...
Tekrar görüşebilmek
ümidiyle…
Elinize ve gönlünüze sağlık.
YanıtlaSil