1 Mart 2017 Çarşamba

Sabır gerektiren işler?

İnsan var edildiğinden beri çeşitli şekillerde imtihana tabi tutulmakta ve sınavı kazanması durumunda hem dünya hem de ahiret yurdunda güzel sonuçlara ulaşacağı müjdesi verilmektedir.
Olaylar karşısında şikayet etmek yerine sabrı seçmek akıllıca bir tercih olur diye düşünmekteyim.
Çünkü şikayette üstü örtülü bir serzeniş, öfke, haksız sızlanma bulunma tehlikesi bulunabilir.
Kalplerin özünü bilen, her şeyin sahibi olan kudret elbette insanın ne halde olduğunu an be an bilmektedir!

Ve hatta uykuda bile…
Ayrıca açığa vurulsa da vurulmasa da…
Konuyla ilgili dikkat çeken örneklerden biri Yusuf (as) kuyuya atıldığında Yak'kup (as) peygamberin gösterdiği örnek davranışıdır.
“Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Ya'kub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah'tır.” Yûsuf : 18
“Onlardan yüz çevirdi, «Ah Yusuf'um ah!» diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.” Yûsuf : 84
“(Ya'kub:) Ben gam ve kederimi sadece Allah'a arz ediyorum. Ve ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (vahiy ile) biliyorum, dedi.” Yûsuf : 86
Özetle peygamber dahi olsa duygu ve akla sahip olduğu için örnek olabilecek hayat sürmekte ve bundan da bizim ders çıkarmamız gerektiği sonucuna ulaşabiliyoruz.
İnsanın en çok yanıldığı nokta ise “onlar peygamberdi” diyerek kendini olayın içinden dışlaması dikkat çekmektedir.
Oysa onlarda evvel emirde insan olarak hayata başlayıp, daha sonra “kul ve elçilik” görevi verilmiş ve insanların zorlandıkları ve hatta nasıl davranacaklarını bilemedikleri anda onların bu örnek yaşantılarına uygun davranılması gerekliliği öğretilmiştir.
Burada kazançta kayıpta “kişiseldir!”
Peygamberlerin genel görevi “yaratandan aldığı bilgileri insanlara duyurmak, nasıl yapılacağını öğretme görevlerinin” dışında bir sorumlulukları bulunmamakta, sorumluluğun tamamen duyan, işiten, gören, uyup uymamak kendi tercihi olan muhataplardadır.
Yani insanın ister inansın, isterse inanmasın sonuçları kendisine aittir…
Çünkü bireylerin isteyip istememesine bağlı olarak gerçekleşebilecek tasarruf; iman edip etmeme gerçeği sadece Allah'a aittir.
Azıtıp, hidayete erdirmek gibi…
Kısacası sabretmesi gerekenlere ecir ve tahammül gücü diliyorum.
“Allah'ın lütfuyla başarı elde edenleri” ise canı gönülden kutluyor, herkese nasip olmasını diliyorum.
Çünkü o, çok merhametli!...

Tekrar görüşebilmek ümidiyle…

1 yorum:

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...