Öncelikle şunu belirtmeliyim ki
bir tarafa muhabbet duyup bir tarafa körü körüne düşman olma gibi bir yönüm
şimdiye kadar olmamıştır.
A dan Z ye bu ülkede hatta dünyada
yaşayan ve menşe i ne olursa olsun onların hepsini insan olarak görüyorum!
Hele bu birliktelik yeryüzünün
neresinde olursa olsun manevi değerlerle de destekleniyorsa daha bir anlam
kazandığını düşünmekteyim.
Ayrıca her insanın ve toplumun “manevi
algı” boyutu farklılık da gösterebilir.
Yaşam içinde birlikte olduğunuz
guruplardan bazılarını benimser, bazılarını da daha fazla benimsersiniz. İnsanlığın
değerleri arasında yer alan bir kavramdır.
İnsanın bu algı yapılanması aldığı
eğitim, içinde bulunduğu çevreyle doğru orantılı olarak gelişir. Aksi
durumlarda söz konusu olabilmektedir elbette.
İşte bu çeşitlilik bir takım
sorunları da beraberinde getirmektedir.
Zaten her insanın aynı düşünce,
inanç yapısına sahip olmasını beklemek ham hayalden başka bir şey olmasa gerek!
Evet, istenseydi tek düze bir
insanlıkta var edilebilirdi ama “aklı kullanmak, düşünmek, araştırmak, görmek,
okumak, bakmak” kavramlarına ters olmaz mıydı?
Tek düzelik olsaydı ayrıca “insana
da” gerek yoktu değil mi?
Ünlü düşünür ve gönül insanı Yunus
Emre’de bu durumu şöyle dile getirmektedir:
“Elif okuduk ötürü,
“Pazar eyledik götürü;
“Yaratılanı hoş gördük,
“Yaratandan ötürü.”
“Pazar eyledik götürü;
“Yaratılanı hoş gördük,
“Yaratandan ötürü.”
Dikkat edilmesi gereken nokta
insanın kendisini yanılmaz olarak algılamaması ve lanse etmeme sindedir!
Ve en önemli kuralın “kendisinde
var edilen kalbin” karşısındakinde de olduğu ve bunların sahibinin de tek güç
olduğu gerçeğidir.
Kırılınca düzelmeme olasılığını
göz önünde bulundurmak ancak “akıllı insanın” başarabileceği bir özelliktir.
Bununla ilgili de şöyle
demektedir:
“Bir kez gönül yıktın ise,
“Bu kıldığın namaz değil.
“Yetmiş iki millet dahi
“Elin ‘yüzün’ yummaz değil.
“Eğer bir Mümin’in kalbin kırarsan
“Hakk’a eylediğin secde değildir.”
Sözün özü “tahammül” dediğimiz
temel insanlık değerinin hangi konu olursa olsun göz ardı edilmesinin insanı
nerelere sürükleyebileceği üzerinde durmaya çalıştık.
Evet, zor bir durum ama “öfkesini
yenen kurtulmuştur” ikazı da buna işaret etmiyor mu?
Siz siz olun karşınızdaki bir
insanı kırmamaya çalışın.
Sonra gönlünü almaya, helallik
dilemeye vaktiniz olmayabilir, unutmayın!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder