30 Kasım 2016 Çarşamba

Kolay mı?

Her sözün gelişinde günümüzün moda deyimi “Allah” dostluğu ifadesi maalesef “ulu orta” kullanılır oldu.
Deyim ve dile getiriliş itibariyle memnun olmamak mümkün değil.
Örneğin “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokman Suresi 33. Ayetinde vurgu yapılan uyarı gerçeğine riayet edildiğini gözlemleyebiliyor musunuz?

Bunun için temel olan “imanın şartlarının” iyi bilinip analizinin yapıldıktan sonra ilk şartın “namaz, oruç ve gücü mutlak olan Allah'a teslim olmaktır!” Uyarısından geçtiğini bilmek asıl “dostluktur.”
Yaklaşık yüz on dört surenin tamamında bu konu üzerinde sıklıkla durulmakta, ancak yaratan derin saygı duyanların bunu “üşenmeden” yaptıklarını belirtmektedir.
İşte o zaman bir “dostluktan” bir samimiyetten söz etmek mümkündür.
Çünkü böyle yapanların “kibirlenmediklerini, hakaret edemeyeceklerini, kırgınlık ve dargınlıklara yol açamayacaklarını” da ayrıca belirtmektedir.
Bu tür davranış içinde olanların ise “övüngen, benbenci, ötekileştiren” bir tutuma sahip olabildiklerini ve hiç sevilmediklerinin de göz önünde tutulmasını “öğütlemektedir.”
Yine “kul hakkının” ağır yükümlülükler getirdiğini, “zan ile” konuşulmamasını, “zannın çoğunun da asıldan uzak olduğu” konusuna özellikle dikkat çekilmektedir.
Kural “dostun dostunu üzemeyeceği, isteklerinin göz ardı edilemeyeceğini” bizlere çok net verdiği örneklerle göstermektedir!
Çünkü kendisinin gerçek ve mutlak bir dost olarak bizleri ne kadar hoş gördüğünü, fırsatlar verdiğini ve bundan “pek azının anlayabildiğini de” sıklıkla hatırlatmaktadır.
Dolayısıyla böyle bir dostu üzeceğine “kötü alışkanlıklardan vaz geçmek” akılcı bir yol olsa gerek.
Çünkü sizin tahammül edemediklerinizin de var edeni o dur, bütün insanları eş ve çocukları da dahil olmak üzere “imtihan,” yeni deyimle “sınav” yapmaktadır.
İnsan sadece bu nedenle bile çok dikkatli olmalı ve “inanmanın da inanmamasın da belirli kuralları olduğunu bildirmekte ve hiç kimsenin garantisinin olmadığını” şöyle anlatmaktadır:
“Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah'a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.” Haşr Suresi 13
“Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.” Haşr Suresi 14
Dostluğun kalıcılığını ise şöyle özetlemektedir:
“Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah'a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?” Sad Suresi 28 
“Bu Kur'an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” Sad Suresi  29
“O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hakimiyet) yalnız onundur. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?” Zümer Suresi  6
“Eğer inkar ederseniz şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkar etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.” Zümer Suresi 7 
“İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce ona yalvardığını unutur ve Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: "Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin." Zümer Suresi 8
“ (Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde halinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” Züremer Süresi  9 
“(Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki, "Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükafatları elbette hesapsız olarak verilir." Zümer Süresi 10
Dostluğun esas kuralını da;
“Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” Zümer Süresi 18
Ne mutlu aklını kullanıp yukarıdaki uyarıları dikkate alarak hayat sürdürebilenlere…
Yazıklar olsun bunlardan bir şey anlamadan çekip gidenlere…

Ve fırsatları olduğu halde nefsini köreltmeyenlere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...