Sayısal anlamda bir yılın sona erip diğerinin başlamasına
kısa bir süre kala insanların içinde bulunduğu durumu anlatmaya gerek olmadığı
kanısındayım.
Çünkü gerek “kampanyalar” gerekse “coşkulu bekleyiş” haber
dünyasından görsel ve işitsel olarak hemen hiç eksik olmuyor.
Işıklı çamlardan tutunda yapma ve çakmalarına kadar
hazırlıklar aralıksız ve apansız bir şekilde devam ediyor.
Yapılmasın mı?
Verilecek yanıt kişiden kişiye, olaydan olaya, hatta algıdan
algılamaya kadar sayısız erleri var.
Kutlayan kutlasın, kutlama gereksinimi duyuyorsa
kutlayacaktır elbette.
Daha çok unutulan taraflarını konuşmak ve araştırmak daha
doğru olur diye düşünmekteyim.
Ortalıkta bir sürü “alık” dolaşırken, kendince keyif almaya
çalışan denizi sadece balıkla anlayabilen “densiz ve dengesizlerde” kutlama
peşinde koşmaktadırlar.
Konumuza dönersek acı ve tatlı sonuçlarıyla bir yılı daha
geride bıraktık.
Kendimiz adına faydalı olarak sayabileceğimiz neleri
yapabildik veya neleri yapamadık?..
Yapabildiklerimizle ne kadar başarılıyız veya
yapamadıklarımıza neden olan olumsuzlukları muhakeme etmek gerekmez mi?
Çünkü zaman olarak elden giden bir yıl ve yaşanması
konusunda sadece temenniden öteye gitmeyen bir gelecekten söz ediyoruz, değil
mi?
Geçtiğimiz yılda aynı dilek ve düşünceleri paylaşmıyor
muyduk oysa?
Şimdi onlardan kaçı yanınızda ya da değil?
İnsanın kalan yaşam süresinde kaçırdığı birçok şeyi elde
edebilme yetisi aklı sayesinde mümkün olabilir!
Biliyorum, herkeste bolca bulunmakta ama…
Yine de ümitli olmak insan olma gereğidir.
İhlas okunmasına gelince:
İçinde bulunduğumuz an itibariyle “Mülkün gerçek sahibine”
iftiralar atılmakta gerçekle bağdaşmayan izahlarda bulunulmaktadır!
“Tespih etmek” aklın ve vicdanın gereğidir.
Yukarıda adı geçen sürenin anlamına bakarsanız zaten konu
çözülmüş olur, “akıl sahipleri ve ibret alanlar” için.
Bu sadece bir anımsatmadır.
Uygulama kişiye kalan bir durumdur.
“Algı inceliği” burada başlamaktadır dostlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder