İnsanların çoğunluğu genel anlamıyla araştırma yapmadan,
konuyu irdelemeden “duyduklarıyla” görüşlerini ifade etmeye bayılırlar.
Ancak peşlerinden sürüklendiklerinin ne kadar doğru
söylediği ise tam bilinmezlik içermektedir!
Örneğin diğer kutsal kitaplarda ne dendiğine bakılmaksızın
çok rahat yorum yapıp kaynağının nerede bulunduğunu merak etmez.
Onların birbirlerini
işaret ettiğini, son geleninde onları teyit ettiğini hemen hemen büyük çoğunluk
bilmemektedir.
Evrende en çok tartışılan konulan başında “teolojik
konuların” geldiği yadsınamaz bir gerçektir.
Evrenin neresinde olunursa olunsun değerlendirmeler hep
kendi bakış açılarıyla yapılagelmektedir.
Oysa bunu yapanların çoğu kendi inandıklarını söyledikleri
kitapta bile doğrulanmamaktadır!
Yaşamda en sık rastlanılan konu ise “yalandır!”
Yalan konusunda ise Tevrat’ta;
“Yalan haber taşımayacaksın, haksız şahit olmak için
kötüye el vermeyeceksin. Kötülük için çokluğun peşinde olmayacaksın ve bir
davada adaleti bozmak için çokluğun ardınca saparak söylemeyeceksin...” (Mısır'dan
Çıkış, 23:1-2) denilmektedir.
İncil de ise;
“Bununla birlikte, önderlerin bile birçoğu İsa'ya iman etti.
Ama... İman ettiklerini açıkça söylemediler. Çünkü insandan gelen
övgüyü, Allah'tan gelen övgüden daha çok seviyorlardı.”(Yuhanna, 12:42-43)
“Başkalarına Söylediklerini Kendileri Yapmamaları:”
“Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: "... Size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar..." (Matta, 23:1-5)
“Kendi gözündeki merteği görmezken, kardeşine nasıl, 'kardeş, izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım' dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.” (Luka, 6:42)
“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz
dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı
mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte
ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.” (Matta, 23:27-28)
Görülebileceği gibi kutsal kitapların anlatımları farklı da
olsa “tarifleri” doğru sonuca götürebilmektedir.
Ama en doğru sonuç ise “son kitapta” yani Kur’ anda daha net
anlatılmaktadır.
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
“(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, "Senin,
elbette Allah'ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz" derler. Allah senin,
elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah o münafıkların
hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.” ﴾ Münafikun Suresi 1﴿
“Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah'ın yolundan
çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür! “ ﴾Münafikun Suresi2﴿
“Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden
de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.” ﴾Münafikun Suresi 3﴿
“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa
sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler.
Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın!
Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” ﴾Münafikun Suresi 4﴿
Şu uyarı yaparak
söyleşimizi nihayetlendirelim.
Burada dikkat
edilmesi gereken “birilerine kalıp bulup uydurmak” değil, bu kalıptan kişinin
kendisinin ne kadar “uzak olduğunu bilmesi” ve bu tehlikeli “halden” bir an
önce uzaklaşması gerektiğidir?
Yoksa kimsenin
kalbinin içini “onu yaratandan” başkası bilemez!
Unutmayın, hareket
ve söylemden kaynaklanan eylem kişiler hakkında da ip uçları verir, bu da yine
ayetle sabittir!..
Daha çok “uyup uygulamadıklarını”
başkalarına tavsiye etmekle meşguldürler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder