İslam dünyası için önemli sayılan günlerin başlangıcındayız.
Herkesin istisnasız kendisine çeki düzen vermesi gereken
günlere, ömrü olanların, erişebildiği bilinen bir gerçektir.
Ancak manzara hiç de öyle iç açıcı görünmüyor.
Kaos, hırs, karmaşa almış başını dörtnala, eğer Allah'ın
sonsuz rahmeti olmasa, felakete doğru koşar adım gidiyor.
Nereden mi anlaşılıyor?
Biri diğerinin ne söylediğini işitmiyor, kalpler adeta
kırılmaz kaya taşları gibi olmuş ve acıma, insaf duygusu rafa kalkmış, gözler
görmeyi unutup adeta “perde” olmuş görünümü veriyor da ondan!
Sevgi yerini nefrete bırakmış, adalet saklambaç oynar hale
gelmiş, kıtlık ve yokluk yavaş yavaş kendini acımasızca hissettirmeye başlamış
da ondan!
İşsiz kalmak, sözün yerine getirilememesi gibi haller “yokluk
ve kıtlık” çeşididir.
Tok acın halini anlamazken, varlıklı “infak” yani yardım
farz olmasına rağmen oralı bile olmuyor da ondan!
Bulunulan yerler itibariyle “tahammül, şefkat, adalet,
merhamet” etmesi gerekenlerin “aşure” görüntüsü veriyor olmalarından!
İşte bunların tekrar gözden geçirilip yanlışlardan kurtulma
ay ve günleridir böyle özel zamanlar.
“Haram aylar” anımsatması “zahmetin büyük olduğu yerde
rahmetin yakınlığını” müjdeler insana.
Eğer insan bundan gereken dersi alır da eski yanlış
alışkanlıklarından vaz geçerse tabi ki!..
Dinin temel öğretilerini birkaç şıkka indirme özelliği göstermek
ise insanın kendi ayağına dolaşacağı bir çeşit tuzak kurma özelliğidir.
Tarihte de çok denendi ama hep tuzağı kuranlar “telef olup”
gittiler!
Telef olan bahçeler, bırakıp gidilen makamlar, vaz geçilen
nice nimetler bulunmaktaydı ama kimse kendine “yar” edinemedi.
Ya korkunç bir çığlık, ya küçücük bir sivrisinek, ya çeşitli
hallerde yağdırılan su, ya da deniz son noktayı koydu hep!..
Telefatın ortak noktaları ise “bizde Müslümanlardan olduk”
demelerine:
“Şimdi mi?” Karşılığı verildi ne yazık ki!
İşte işaret olarak bunlara benzer işler işlenmektedir
günümüzde de.
Bundan dolayı “başlasa ne olur,” diye anımsatma yapmak
istedik.
Çünkü “maşaallah” herkes “iman abidesi” ama icraat öyle
göstermiyor.
Yanılıyor muyum yoksa?
Öyleyse niye herkes birbirine çatık kaşlı bakışlarla “yiyecek
gibi” bakıp, hararetli bir şekilde bağırıp çağırıyor?
Kahredici sevgiden mi?..
O zaman şu sonuçta kaçınılmaz olmaktadır!
“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir
azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.” Enfal:25
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder