24 Temmuz 2016 Pazar

Millet demokrasi dedi!


Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yaşadığı son talihsiz olayı tekrar etmeye gerek olmadığı kanısındayım, çünkü herkes biliyor zaten!
“Kanından” şüphe edilecek bir güruhun “durumdan vazife çıkaran” çarpık anlayışın ürünü olarak uygulamaya çalıştığı kargaşayı Allah'ın lütfuyla atlattı diyebiliriz.
Ya halkın duruşu?..
Anlatmak yetmez, meydanlar gösteriyor zaten!

Tahammülü, tartışmayı, yönetmeyi ve yönetilmeyi bilmeyenlerin kendi kafalarına göre yapmak istedikleri keyfiliğin artık bu ülkede rağbet görmediğini sevinerek gözlemlemekteyiz.
Kendi ülkesinde, kendi insanına namlu doğrultabilen “hainlerin de” çıktığını üzülerek görmüş olduk.
Ayrıca manevi hayata verdikleri zararı ise söylemeye bile gerek yok!..
Oysa:
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” Al-i İmran:105
Bu işe kalkışanların herhalde hakikat kitabının bu uyarısından yaşamları boyunca haberleri olmamış.
Bunların bir çok yerde örnek verilen Musa (aleyhisselam) ile Firavun arasındaki mücadelede de kainatın sahibinin (zalikümullahu rabbi küm lehül mülk) kulu ve resulünü sık sık nezaket konusunda uyarmasını da okumamış olmalılar diye düşünmekteyim.
Ayetin anlamı ise “Mülk Allah'ındır.”
Devam edersek; can alıp vermek temelde Allah'ın elindedir.
Yine:
“Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever.” Mümtehine:8
Amacınızın yukarıdaki kaygı da olduğunu düşünemiyorum!
Nereden mi biliyorum?
Silahsız insanlara ateş açmanızdan…
Devletin başının canına “kast” etmenizden…
Demokrasinin sembolü olan TBMM'yi vurmaya kalkmanızdan...
Başka hangilerini sayalım ki?..
Unutulmaması gereken diğer bir gerçek ise kainat kitabında bile bozgunculara itaatin yasaklanan bir durum olmasıdır.
İşte bakınız:
"Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin." Şuara:151-152
Meydanlarda insanların demokrasi adına gösterdiği hassasiyet bunun en güzel göstergesidir.
Böyle zamanlarda insanın en bilinen zaafı “hislerine yenik düşebileceği” varsayımıdır.
Hatta durum şu şekilde uyarı konusu bile olabilmiştir.
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” Hucurat:6
Dikkat edilirse burada ki uyarı ortaya çıkabilecek durumlara karşı “uyanık olunmasını”  ve araştırmaya muhtaç söylemlerin peşine düşülmemesi gerektiğini bildiriyor.
Hani derler ya; “at izi it izine karıştı,” diye!..
Ve sözü şöyle nihayetlendirelim.
Böyle zamanlarda en büyük tehlike fitnedir.”
Bunun içinde:
“Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.” Bakara:217
Burada birden fazla konu ve uyarı bulunmaktadır!
Yaşanan olumsuz olaylardan sonra mert bir duruş sergileyen Türk Milletine ve Yöneticilerine, gerekse kahramanca mücadele TSK’nın, Türk Polis Teşkilatının vatansever üyeleri ile parlamenterlere el birliğiyle verdikleri mücadeleden dolayı tebriklerimizi sunuyoruz.
Yaşamlarını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa ve yakınlarına sabır diliyorum...
Beşeriyetin iradesinin en üst kaynağı olan “Hakimiyet, Kayıtsız ve Şartsız Milletindir,” diyoruz.

Kişilerin ya da zümrelerin değil!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...