Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yaşadığı son talihsiz olayı
tekrar etmeye gerek olmadığı kanısındayım, çünkü herkes biliyor zaten!
“Kanından” şüphe edilecek bir güruhun “durumdan vazife
çıkaran” çarpık anlayışın ürünü olarak uygulamaya çalıştığı kargaşayı Allah'ın
lütfuyla atlattı diyebiliriz.
Ya halkın duruşu?..
Anlatmak yetmez, meydanlar gösteriyor zaten!
Tahammülü, tartışmayı, yönetmeyi ve yönetilmeyi
bilmeyenlerin kendi kafalarına göre yapmak istedikleri keyfiliğin artık bu
ülkede rağbet görmediğini sevinerek gözlemlemekteyiz.
Kendi ülkesinde, kendi insanına namlu doğrultabilen “hainlerin de”
çıktığını üzülerek görmüş olduk.
Ayrıca manevi hayata verdikleri zararı ise söylemeye bile
gerek yok!..
Oysa:
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp
ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” Al-i
İmran:105
Bu işe kalkışanların herhalde hakikat kitabının bu uyarısından yaşamları boyunca haberleri olmamış.
Bu işe kalkışanların herhalde hakikat kitabının bu uyarısından yaşamları boyunca haberleri olmamış.
Bunların bir çok yerde örnek verilen Musa (aleyhisselam) ile
Firavun arasındaki mücadelede de kainatın sahibinin (zalikümullahu rabbi küm lehül
mülk) kulu ve resulünü sık sık nezaket konusunda uyarmasını da okumamış
olmalılar diye düşünmekteyim.
Ayetin anlamı ise “Mülk Allah'ındır.”
Devam edersek; can alıp vermek temelde Allah'ın elindedir.
Yine:
“Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi
yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil
davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever.” Mümtehine:8
Amacınızın
yukarıdaki kaygı da olduğunu düşünemiyorum!
Nereden mi
biliyorum?
Silahsız insanlara
ateş açmanızdan…
Devletin başının
canına “kast” etmenizden…
Demokrasinin sembolü olan TBMM'yi vurmaya kalkmanızdan...
Başka hangilerini sayalım ki?..
Unutulmaması gereken diğer bir gerçek ise kainat kitabında bile bozgunculara
itaatin yasaklanan bir durum olmasıdır.
İşte bakınız:
"Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi
aşmışların emrine itaat etmeyin." Şuara:151-152
Meydanlarda
insanların demokrasi adına gösterdiği hassasiyet bunun en güzel göstergesidir.
Böyle zamanlarda
insanın en bilinen zaafı “hislerine yenik düşebileceği” varsayımıdır.
Hatta durum şu şekilde
uyarı konusu bile olabilmiştir.
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse,
bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin
doğruluğunu araştırın.” Hucurat:6
Dikkat edilirse
burada ki uyarı ortaya çıkabilecek durumlara karşı “uyanık olunmasını” ve araştırmaya muhtaç söylemlerin peşine
düşülmemesi gerektiğini bildiriyor.
Hani derler ya; “at
izi it izine karıştı,” diye!..
Ve sözü şöyle
nihayetlendirelim.
Böyle zamanlarda en büyük tehlike “fitnedir.”
Bunun içinde:
“Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: "O ayda
savaş büyük bir günahtır. Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek,
Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah
katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür.
Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya
devam ederler. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün
yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir,
orada sürekli kalacaklardır.” Bakara:217
Burada birden fazla
konu ve uyarı bulunmaktadır!
Yaşanan olumsuz
olaylardan sonra mert bir duruş sergileyen Türk Milletine ve Yöneticilerine,
gerekse kahramanca mücadele TSK’nın, Türk Polis Teşkilatının vatansever üyeleri
ile parlamenterlere el birliğiyle verdikleri mücadeleden dolayı tebriklerimizi sunuyoruz.
Yaşamlarını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa ve yakınlarına sabır diliyorum...
Yaşamlarını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa ve yakınlarına sabır diliyorum...
Beşeriyetin
iradesinin en üst kaynağı olan “Hakimiyet, Kayıtsız ve Şartsız Milletindir,”
diyoruz.
Kişilerin ya da
zümrelerin değil!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder