24 Mart 2017 Cuma

Ahlakın özellikleri ve yasakları

İnsan evrende yer aldığından beri çeşitli evrelerden geçmiş, çeşitli sıkıntılar yaşamış, çeşitli ödüller almış olmasına karşın vaz geçemediği tek şeyin “nankörlük” olduğunu yaşanan bir takım olaylardan anlayabiliyoruz.
Ahlak genel anlamıyla ne yaptığını, ne dediğini, ne dendiğini, ne yapıldığını, nasıl olması, nasıl söylenmesi, nasıl davranılması gerektiğini öğreten bir yol ve yöntem biçimidir diyebiliriz.
Örnek olarak kibirlenerek küçümsemek ahlak yoksunluğunun, küçümsenmekse ahlaki çöküşün göstergesi değil midir?
Kim, kimi, neden küçümser ya da neden küçümsenir ki?..

Bunu yapanların çoğunluğunun temel evrensel değerlere inandığını söylemesi ama söylenenin tam aksini yapması net bir gösterge değil midir?
Burada, yine, bize bu değerleri eksiksiz öğreten kaynağa başvurmak gereksinimi doğmaktadır.
Ve şöyle denmektedir:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Vaktiyle biz, İsrailoğulları’ndan: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve «İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.” Bakara: 83
Bu tespit kabul etseniz de, etmeseniz de “eskinin masalları” değil, gerçeğin ta kendisi olarak hala hükmünü devam ettirmektedir, insanlık var oldukça ettirecektir de!
Öyleyse nasıl olması gerekir?
Başlangıç olarak yukarıda sayılan yanlışlarımızı düzelterek işe başlamak akıllıca olur diye düşünmekteyim.
Okumuş ya da duymuşsunuzdur “kibrin” insanı hangi tamir edilemez sonuçlara götürdüğünü.
Bilinen bir gerçek, tiyatrolarda perde kapanınca oyun biter ama, insan yaşamında durum farklılaşır ve “ikinci sahne” başlar!
“Göz perdesinin” ortadan kaldırılmasıyla ortaya çıkan durumdan duyulan “pişmanlık” geçersizdir.
Çünkü o ana kadar yok saydığınız birçok gerçek artık “gözünüzün önündedir”!..
Teşbihte hata olmasın, “yok öyle yağma Hasan’ın böreği” deyimi tamda burada anlamını yüceleştirir.
Yine bugün insanların neredeyse aynı aile fertleri diyebileceğimiz şekilde birbirlerinin kuyusunu kazması, çekişmeden öte birbirlerinin canlarına kast etmesi de sorunu büyütmektedir ve şöyle yol gösterilmektedir:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.” Bakara: 84
Dikkat edilirse “söz vermek ve görerek kabul etmeye” vurgu yapılmaktadır.
Bu tip davranış şekli aslında var olan bir hastalığında ipuçlarını vermektedir.
İnsanın yapısı gereği içine düşebileceği “talihsiz” bir durumdur.
Kurtulabilmenin çözünü ise şöyle gösterilmektedir:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” Nisâ: 36
Rahatsızlığın önüne geçmek içinde şu yolları önermektedir.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir.” Nisâ: 40
“Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” Nisâ: 114
 “(Resulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” A’râf: 199
Dikkat edilirse “af ve iyilik yolunu tutmayan, iyiliği etmeyenlerin,” cahil olduğunu ve yüz çevrilmesi gerektiği emredilmektedir.
“Cahillik ya da cahilce” davranışlar övünülecek işlerden de değildir…
Devamında da “Allah’ın ve iman edenlerin, inananların en büyük düşmanı” olan Şeytan’ın fitnelerine dikkat çekilmektedir.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” A’râf: 200
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Nahl: 90
“O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Rûm: 38
Kısacası gösterilen bu yolların kaçına yüzde itibariyle “var” diyebilirsiniz?
Ahlakın yasaklarına gelince:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” Hucurât: 11
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” Hucurât: 12
Yani söz söylerken ve davranış gösterirken bunları dikkate almak gerek birey, gerekse toplumsal anlamda büyük faydalar sağlar.
Kini, öfkeyi ortadan kaldırıp, sevgiyi, iyi geçinmeyi ve gönül kazanmayı netice verir değil mi?
Öyleyse bunu yapmayı engelleyen nedir?
Hiç kendinize sordunuz mu?..
Sahi siz kendinizi evrenin sahibi mi, konuğu olarak mı görüyorsunuz?
Oysa Mülkün, makamın, mevkiinin, izzetin, şerefin, kudretin… tamamı herkesi yoktan var edene ait değil mi?
İnsan kendisine ruhsat verildi diye geri alınmayacağını, alınmasa dahi hesaba çekilmeyeceğini mi sanıyor yoksa?
Ahlak bunların sahibini bilmek ise, ahlaksızlık kibirlenip böbürlenerek tersini yapmak değil midir?

O zaman vah ki, ne vah!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...