4 Mart 2017 Cumartesi

“Kalplerin ve gözün hain…”

Manzaraya bakıldığında hemen birçok şeyin karışmış olduğu görülmektedir.
Beşeri konuları bilinip bilinmeme önemine bakılmadan “kutsal değerlerle” açıklamaya çalışmak artık kanıksanmış haldedir.
Şüphesiz “tövbe” kapısı açık olmasına karşın, oyuncak haline getirilemeyeceğinin de altı çizilmekte, kısacası “oyun oynamayın” uyarısı da “sert bir şekilde” yapılmaktadır!
Desenize dikkate alan, tedirgin olan, bu huyundan vaz geçen kim?

Dünya hayatının “bir oyun ve eğlence, üstünlük taslama yarışı, çoluk çocuk sevgisi ve mal hırsından” ibaret olduğu bildirilmiş olmasına rağmen…
Merak edenler Hadid süresinin yirminci ayetine bakabilirler, konuyu yerinden ve daha doğru anlayıp kavrama adına.
Oysa fanilerin “baki işlere kalkışması da” o derece düşündürücüdür.
Neden mi?
Çünkü genel anlatım tarzları “hak yolun yolcusu, hak adına yola çıkmak..”
Fakat hakkın önce adalet ilkesiyle gerçekleşecek olan bir kavramının tartışılır hale gelmesi veya getirilmesine sebep olunması nasıl bir hak yolculuğudur ki?
Örneğin “öldürmek” tanımı somut gerçeklere dayandığı gibi soyut alanlarda da gerçekleşebilir!
Mesela “dinin tapusunu almış gibi” ifadeler kullanmak…
Kitabı okuyarak doğru karar vermek en doğru yöntem olsa da birçok insan bunun tam tersi tercihte bulunabilmekte, örnek diye gezinenlerin “ördekliklerine” takılıp konudan vazgeçmesinin doğuracağı sonuçlarının tehlikesini düşünebiliyor musunuz?
Ben, bırakın düşünmeyi doğrusu aklıma bile getirmek istemem!..
Hele konu hakkında yeterince araştırma yapmayıp “ahkam kesenlerin” durumuna gelince bu da tam vahamet arz etmektedir.
Fikrin yeterli olmadığı zamanlarda “dinimiz” ifadesiyle başlayan anlatımlar…
Bu konuda bakın nasıl uyarılar var.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:
 “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” Hucurat 6
“Bilin ki, aranızda Allah'ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslam'ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.” Hucurat 7
Günümüzde de şükürler olsun ki ilahi hüküm olarak Kur’an, peygamberin de sünnetleri elimizde sımsıkı sarınılması gereken değerler olarak durmaktadırlar!
Yeter ki öğrenmek ve bilgi edinmek şiarımız olsun.
Ne diyor Peygamber?
“İlim, Çin’de de olsa gidip alınız!”
Yani ilk emir oku, hadisi ise ilim beklemek yerine nerede olursa olsun gidip alınmalıdır, bundan daha iyi bir eğitim ve öğrenme ilkesi bulunabilir mi?
Yine ciddi bir uyarı ise;
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:
 “Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah'ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.” Hucurat 9
Şimdi de geliyoruz belki de bugün “unutuldu” izlenimi veren püf noktaya:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:
“Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” Hucurat 10
Genel anlamıyla böyle bir “titizlik” görebiliyor musunuz?
Ayrıca din konusunda da ciddi uyarılar görebiliyoruz.
Nasıl mı?
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:
“Bedevîler "İman ettik" dediler. De ki: "İman etmediniz. (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Hucurat 14
“İman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.” Hucurat 15
 “(Ey Muhammed!) De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." Hucurat 16
“Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: "Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor." Hucurat 17
 “Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” Hucurat 18
Kısacası az bir bedel karşılığı evrensel değerler kullanılarak yapılan işin dayanağı yoktur.
Karşılığı bu dünyadadır ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek eylem ve söylemlerdir.
Hoş bunları bazen hepimiz yapabiliriz ve hata insan içindir kuralını unutmayalım.
Yukarıda da üzerinde durulduğu gibi uyarılarımızı birbirimizi kırmadan yapabilirsek güzellikler akın akın gelir.
Birçok ayette de “sinelerin özünü Allah'ın bildiğini” belirtmekte ve dikkatli olunması konusunda bilgi verilmektedir.
Örnek:
“Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.” Mü’min 9
Bunun üzerin daha söz söylenebilir mi?

Tekrar görüşebilmek ümidiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...