18 Temmuz 2017 Salı

Sadece oyuncular değişir

İnsanların kendilerine olan saygıları kaybolduğunda ortaya çıkan durum, başkalarına da saygı duymamak şeklinde kendini gösterir.
Belirgin şeklini tarif ise gelişim bozukluğunun meydana getirdiği kimseye güvenmeme biçiminde ortaya çıkan davranış bozukluğudur.
Oysa görüntüye baktığınız zaman mağdurluk teranesinin altında mağrurluk, yalana eğiliminin yanında “doğrucu Mahmut edaları” insanı yedikten sonra gözyaşı döken “timsah” havalarını gözlemleyebilirsiniz.
Bir de “ben bencilik duygusunun” tavan yapmasıyla “narsist” tavırlar işin sanki tuzu biberidir.
Etrafta da okumayan, düşünmeyen,  aklı nakilden başka bir görevi üstlenmeyen  “demişler” safsatasına sarılmışlar tarafından çevrildiyse vay bu durumun haline.
Hissetmeyen, görme yetisini “seyretme seviyesine” indirmiş, işitme özelliğini sadece kendi inandığını doğrulatmak olarak programlamışsa artık böylelerine ulaşma olanağınız kalmamış demektir.
Oysa insan biçim veriliş itibariyle “en güzel şekilde” var edilmişken, gerçekten de, nasıl oluyor da kendisini bu kadar aşağılara çekebiliyor diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Ancak bu durum çokta şaşırtıcı olmasa gerek.
Çünkü kendisini var edene bile hasım ve düşman kesilebiliyor.
“İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.” Yasin 77
Örnek Firavun ve Musa Aleyhisselam ‘ı ele alalım.
Birincisi insanlara zulümde zirve yapan uygulamaların mimarı olurken, Musa Aleyhisselam dünya ve ebedi hayatın kurtuluşuna çabalıyor belki de hak etmediği zorluklarla uğraşmak zorunda kalıyordu.
Yukarıda verilen örnekler bir zaman diliminde yaşanıp bitmiş hikayeler değil, değişik uygulamalarla günümüzde de şekli ve ismi değişik olarak sürüp gitmektedir.
Ne zamana kadar?
Şüphesiz “Mülk ’ün Sahibinin” belirlediği vakte kadar!
Bu örneklerden hareketle her devrin bir Firavunu ve Musa’sı ya da Ebu Leheb’i veya Hz. Muhammed Aleyhisselam ‘ı olacaktır.
Muhammed (sav) hakkını veren, adaletli, dürüst, düşünen, okuyan, araştıran ve “demişler” felsefesinden uzak ümmeti için boşuna “örnek” denmemiştir!
Bunun içinde perdede oynayanlara değil, kitabın yani Kur’anın özüne ve öğütlerine bakmak gerekir.
Tabi bir de “sünnetlere.”

Ama veda hutbesinde de uyarıldığı gibi “farzlar sünnetten önce gelir” gerçeğini unutmadan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...