Eskiden beri tekrar edilen ancak ne olduğu da pek
anlaşılamayan “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” deyimi yine gündemdeki
yerini koruyor.
Bir başkası “temcit pilavı.”
Isıtılıp ısıtılıp ortaya konan ne yiyeni doyuran ne de yemeyenin
hiçbir şey kaybetmediği bir durum.
Fakat ortaya koyanlara büyük “prim” kazandıran bir hali de var.
Gerçeklere sırt çevirmek isteyenlerin gündeme sıkça getirdiği konular arasında yer alırlar.
Örnek mi istiyorsunuz?
Hani yıllar önce ve hala anlatılan masalların da başında
gelen “evrim” teorisi.
Evet, gerçekte bir evrim var ve insan her an gelişmeye açık
bir varlıktır.
Çünkü ona diğer canlılardan farklı olarak düşünme, konuşma, akıl etme ve kullanma, görmeyi anlamak ve değerlendirme yeteneği, bilgilenme özellikleri verilmiştir...
Çünkü ona diğer canlılardan farklı olarak düşünme, konuşma, akıl etme ve kullanma, görmeyi anlamak ve değerlendirme yeteneği, bilgilenme özellikleri verilmiştir...
Ama o insan insanlığının zaafları gereği de kendinden
önce gelen bir alt kategoriye, hatta daha aşağılara bile inebilmektedir.
Eskimeyen ve eskitilemeyen “maymunculuk” yine gündeme oturtulmaya
çalışılıyor.
Bu insan görünümlü bazı mahlukatın asırlardır insanlık
mertebesine yükselmeme isteğinin bir sonucudur diyebiliriz.
İlgi çeken nokta maymuna kadar bir yaratının olduğunu kabul
eden kafalar nedense bundan sonrasında bocalamaya başlıyorlar.
Tam da insanın keşke bunlar “maymun olsaydı” demesine fırsat
bırakmadan her şeyi yaratan bu tip iki yüzlülere “aşağılık
maymunlar olun dedik” diyerek noktayı koyuyor!
Özlemleri acaba bu yüzden mi?
İnsan merak etmeden yapamıyor.
Çünkü “insan nasıl yaşarsa ya da yaşamak istiyorsa öyle dirileceği veya diriltileceği” haber verilmiyor mu?
Öyleyse bu nedenle kararı insanın vermesi gerekmiyor mu?
Eğer maymunlar “akıl ve konuşma” becerileriyle donatılmış
olsalardı, inanın, insanı sopalarla kovalayıp yok etmeye çalışırlardı.
“Siz de akıl ne işe yarıyor” diye!
Hatta şu kritik soru karşısındaki çaresizliği düşünebiliyor
musunuz?
“Bizi bu halde yaratan sizi de inçinde bulunduğunuz halde
yarattı ve en önemlisi yazmayı, düşünmeyi ve konuşmayı öğretti!”
“Hala akıl etmiyor musunuz?”
Demek edilmiyor ki “insan görünümlü mahlukat” kendisini “insan
olmaya layık” göremiyor!
“Düşünmez misiniz, bakmaz mısınız, görmez misiniz, bilmez
misiniz, akıl etmiyor musunuz…” gibi sorulara muhatap kalan insanın hali bu
görüntüsüyle ne kadar da acı!
Kısacası içi boşalan salyangoz kabuklarını salyangoz diye
satmaya kalkmayın lütfen.
Kim maymun olmak istiyorsa da önüne konan bir engelin
olmadığını düşünüyorum.
Ama insan olmak her şeyden daha güzeldir, unutmayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder