17 Ağustos 2017 Perşembe

Salyangoz kaça?

Eskiden beri tekrar edilen ancak ne olduğu da pek anlaşılamayan “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” deyimi yine gündemdeki yerini koruyor.
Bir başkası “temcit pilavı.”
Isıtılıp ısıtılıp ortaya konan ne yiyeni doyuran ne de yemeyenin hiçbir şey kaybetmediği bir durum.
Fakat ortaya koyanlara büyük “prim” kazandıran bir hali de var.
Gerçeklere sırt çevirmek isteyenlerin gündeme sıkça getirdiği konular arasında yer alırlar.
Örnek mi istiyorsunuz?
Hani yıllar önce ve hala anlatılan masalların da başında gelen “evrim” teorisi.
Evet, gerçekte bir evrim var ve insan her an gelişmeye açık bir varlıktır.
Çünkü ona diğer canlılardan farklı olarak düşünme, konuşma, akıl etme ve kullanma, görmeyi anlamak ve değerlendirme yeteneği, bilgilenme özellikleri verilmiştir...
Ama o insan insanlığının zaafları gereği de kendinden önce gelen bir alt kategoriye, hatta daha aşağılara bile inebilmektedir.
Eskimeyen ve eskitilemeyen  “maymunculuk” yine gündeme oturtulmaya çalışılıyor.
Bu insan görünümlü bazı mahlukatın asırlardır insanlık mertebesine yükselmeme isteğinin bir sonucudur diyebiliriz.

İlgi çeken nokta maymuna kadar bir yaratının olduğunu kabul eden kafalar nedense bundan sonrasında bocalamaya başlıyorlar.
Tam da insanın keşke bunlar “maymun olsaydı” demesine fırsat bırakmadan her şeyi yaratan bu tip iki yüzlülere “aşağılık maymunlar olun dedik” diyerek noktayı koyuyor!
Özlemleri acaba bu yüzden mi?
İnsan merak etmeden yapamıyor.
Çünkü “insan nasıl yaşarsa ya da yaşamak istiyorsa öyle dirileceği veya diriltileceği” haber verilmiyor mu?
Öyleyse bu nedenle kararı insanın vermesi gerekmiyor mu?
Eğer maymunlar “akıl ve konuşma” becerileriyle donatılmış olsalardı, inanın, insanı sopalarla kovalayıp yok etmeye çalışırlardı.
“Siz de akıl ne işe yarıyor” diye!
Hatta şu kritik soru karşısındaki çaresizliği düşünebiliyor musunuz?
“Bizi bu halde yaratan sizi de inçinde bulunduğunuz halde yarattı ve en önemlisi yazmayı, düşünmeyi ve konuşmayı öğretti!”
“Hala akıl etmiyor musunuz?”
Demek edilmiyor ki “insan görünümlü mahlukat” kendisini “insan olmaya layık” göremiyor!
“Düşünmez misiniz, bakmaz mısınız, görmez misiniz, bilmez misiniz, akıl etmiyor musunuz…” gibi sorulara muhatap kalan insanın hali bu görüntüsüyle ne kadar da acı!
Kısacası içi boşalan salyangoz kabuklarını salyangoz diye satmaya kalkmayın lütfen.
Kim maymun olmak istiyorsa da önüne konan bir engelin olmadığını düşünüyorum.

Ama insan olmak her şeyden daha güzeldir, unutmayın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...