Var edildiği günden beri bir
türlü rotayı tutturamayan insan nedense içinde bulunduğu kusurları göz önüne
almadan yaşamını sürdürür.
Hemen her konuşmanın özünü “insan olmak” deyimiyle özdeşleştirir,
ancak içinde bulunduğu zaafları nedeni bilinmez bir şekilde görmezden gelir.
Oysa onu var eden “çok zayıftır” diyerek bu eksikliğin
bir engel olduğu konusunda uyarı yaparak bundan kurtulmanın da yollarını tarif
eder!
Bunun en iyi örneği de “tembihleneni unutan” insanın “cennetten” çıkarılışı “zaafının” boyutunu anlatmak için
yeterlidir diye düşünmekteyim.
Yine aynı insan “kendi kardeşini” kuyuya atmaktan kaçınmamış
bu yanlış davranış biçiminin içinde yer alabilmiştir.
Bir başka ilgi çeken olayda “beşikteki çocuğu” dile getirecek kadar
içinde bulunduğu “ar ve haya”
yoksunluğudur.
En ilgi çekenlerinden biride “Firavunun zulmünden” kurtuluşunun
kırkıncı gününde rotasını kaybederek yeteneği “sadece ses çıkarmaktan” ibaret olan bir “inek-öküz” heykeline yönünü çevirebilmiştir.
Hele de “akıl verdik, kullanmaz mısınız” uyarısı?
Fakat kullanıyorum
zannedenlerin de kimilerinin “bunu kendi
maharetleriymiş” gibi algılayıp “zıvanadan”
çıkması ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Buna en bilinen örnek “Karun’dur.”
Kendisine imtihan için verilen
nimetlere; “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” diyerek “elindeki mal ve
mülkün çer çöpe” dönüşmesinin kapısını aralamıştır.
Elindeki o mal kaybolup gitmiş,,
onu hem burada hem de sonsuzluk aleminde ebedi felaketten kurtaramamıştır!
Yukarıdaki örnekleri “ilimden ve bilimden” uzak kalmak için
değil, onların işaret ettiği gerçeklerin bilinerek konuşulup yazılması gerektiğine
inandığım için anımsatmak istedim.
Günümüzde yaşanan “din tüccarlığınında” ya da “gerekli araştırma yapılmadan” körü
körüne karşı çıkılmasının da gereksiz ve yanlış olduğunu düşünüyorum.
Çünkü hüküm sürdüğü devirde
değişik adlarla dinin mutlaka bir kitabı olmuştur! Bu arada “isimler değişse de ana konu, yani dinin
değişmediğini” aşağıdaki örnekten anlayabilmek mümkün.
“Onlar kendilerine bir uyarıcı gelirse herhangi bir ümmetten daha fazla
doğru yolu tutacaklarına dair var güçleriyle yemin etmişlerdi. Ama onlara
uyarıcı gelince bu sadece (haktan) uzaklaşmalarını arttırdı.” Fatır Suresi: 42
Burada insanın zorlanmasının nedeni
yeni gönderilene çoğunlukla adapte olamaması karışıklığa ve kargaşaya, algı
bozukluklarına yol açmıştır.
“Çünkü yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötülük tuzakları kuruyorlardı.
Halbuki kötülük tuzakları, kuranların ayağına dolaşır. Yoksa onlar öncekilere
uygulanan yasalardan başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yasalarında asla bir
değişme bulamazsın; Allah'ın yasalarında asla bir sapma da bulamazsın.” Fatır
Suresi: 43
Başka söze gerek kalmadı!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder