7 Şubat 2020 Cuma

Tuzak sahibine döner?



Var edildiği günden beri bir türlü rotayı tutturamayan insan nedense içinde bulunduğu kusurları göz önüne almadan yaşamını sürdürür.
Hemen her konuşmanın özünü “insan olmak” deyimiyle özdeşleştirir, ancak içinde bulunduğu zaafları nedeni bilinmez bir şekilde görmezden gelir.
Oysa onu var eden “çok zayıftır” diyerek bu eksikliğin bir engel olduğu konusunda uyarı yaparak bundan kurtulmanın da yollarını tarif eder!
Bunun en iyi örneği de “tembihleneni unutan” insanın “cennetten” çıkarılışı “zaafının” boyutunu anlatmak için yeterlidir diye düşünmekteyim.

Yine aynı insan “kendi kardeşini” kuyuya atmaktan kaçınmamış bu yanlış davranış biçiminin içinde yer alabilmiştir.
Bir başka ilgi çeken olayda “beşikteki çocuğu” dile getirecek kadar içinde bulunduğu “ar ve haya” yoksunluğudur.
En ilgi çekenlerinden biride “Firavunun zulmünden” kurtuluşunun kırkıncı gününde rotasını kaybederek yeteneği “sadece ses çıkarmaktan” ibaret olan bir “inek-öküz” heykeline yönünü çevirebilmiştir.
Hele de “akıl verdik, kullanmaz mısınız” uyarısı?
Fakat kullanıyorum zannedenlerin de kimilerinin “bunu kendi maharetleriymiş” gibi algılayıp “zıvanadan” çıkması ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Buna en bilinen örnek “Karun’dur.”
Kendisine imtihan için verilen nimetlere; “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” diyerek “elindeki mal ve mülkün çer çöpe” dönüşmesinin kapısını aralamıştır.
Elindeki o mal kaybolup gitmiş,, onu hem burada hem de sonsuzluk aleminde ebedi felaketten kurtaramamıştır!
Yukarıdaki örnekleri “ilimden ve bilimden” uzak kalmak için değil, onların işaret ettiği gerçeklerin bilinerek konuşulup yazılması gerektiğine inandığım için anımsatmak istedim.
Günümüzde yaşanan “din tüccarlığınında” ya da “gerekli araştırma yapılmadan” körü körüne karşı çıkılmasının da gereksiz ve yanlış olduğunu düşünüyorum.
Çünkü hüküm sürdüğü devirde değişik adlarla dinin mutlaka bir kitabı olmuştur! Bu arada “isimler değişse de ana konu, yani dinin değişmediğini” aşağıdaki örnekten anlayabilmek mümkün.
“Onlar kendilerine bir uyarıcı gelirse herhangi bir ümmetten daha fazla doğru yolu tutacaklarına dair var güçleriyle yemin etmişlerdi. Ama onlara uyarıcı gelince bu sadece (haktan) uzaklaşmalarını arttırdı.” Fatır Suresi: 42
Burada insanın zorlanmasının nedeni yeni gönderilene çoğunlukla adapte olamaması karışıklığa ve kargaşaya, algı bozukluklarına yol açmıştır.
“Çünkü yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötülük tuzakları kuruyorlardı. Halbuki kötülük tuzakları, kuranların ayağına dolaşır. Yoksa onlar öncekilere uygulanan yasalardan başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yasalarında asla bir değişme bulamazsın; Allah'ın yasalarında asla bir sapma da bulamazsın.” Fatır Suresi: 43
Başka söze gerek kalmadı!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...