24 Haziran 2015 Çarşamba

"Densiz?.."



Densizliğin her açıdan sınır tanımadığı zamanlarda yaşadığımızı düşünmekteyim.
Bunlardan biri de Hollandalı parlamenter Geert Wilders… iken sayıları hayli fazlalaştı.

Günümüzde inanç farkı olmasına rağmen inandığını söyleyenlerin hatalı davranışları arasında farkın kalmadığını gözlemleyebiliyoruz!

Konunun esasına dönersek;

İnternet'te Hz. Peygambere yönelik “karşısındakini düşünemeyen bir anlayışsızlıkla” karikatürler yayınlamış olmasına karşılık Hz. İsa'nın da Hak bir peygamber olduğunu bilemeyen cahil takımına rastalamak rda mümkün!

Ona verilen kurallar bütünüyle, onu tasdik eden ve yenilik getiren arasında çelişki olmayıp, sorun bunlara inandıklarını söyleyenler arasında çıkmaktadır!..

İşin özüne gelince;

İşte bu anlayışsızlığına önce kendisinin inandığını söylemeye çalıştığı kendi inanç kitabından daha sonra da “hakikat nuru olan Kur’an’dan “ yanıt vereceğim.

Onun “densizliğine” bazıları gibi hakaret ederek değil “edebe” davet ederek karşılık vermeyi düşünüyorum ki “dayanaksız iddialarının da” kaynağı tam anlaşılabilsin diye ümit etmekteyim.

Karşısındakine veya kutsal bir değere hakaret edilmemesi gerektiğini önce “İncil'e” bakarak tespitlerimize başlayalım.

“Ama, ey insan, sen kimsin ki Tanrı’ya karşılık veriyorsun?"
“Kendisine biçim verilen, biçim verene, ‘Beni niçin böyle yaptın’ der mi?”  Romalılar 9.

Sen kimsin ki, başkasının kulunu yargılıyorsun?
"Kulu haklı çıkaran da haksız çıkaran da efendisidir.
"Kul haklı çıkacaktır.
"Çünkü Rab’bin onu haklı çıkarmaya gücü vardır.” Romalılar 14

Mezmur ’lar bölüm 69 da ise:

“Akılsızlığımı biliyorsun, ey Tanrı,
Suçlarım senden gizli değil.” 5

“Çünkü evin için gösterdiğim gayret beni yiyip bitirdi,
"Sana edilen hakaretlere ben uğradım…" 9

”Bana nasıl hakaret edildiğini,
"Utandığımı, rezil olduğumu biliyorsun;
"Düşmanlarımın hepsi senin önünde…" 19

“Hakaret kalbimi kırdı, dertliyim,
"Acılarımı paylaşacak birini bekledim, çıkmadı,
"Avutacak birini aradım, bulamadım…" 20

Yukarıdaki sıralama bile kendi yerini tarif ediyor diye düşünmekteyim.
Şimdi gelelim bu durumda olanların tarifi Kur’an’da nasıl yapılıyor?
Gerçi yaptıklarına bakınca bunları okuduğuna ve düşündüğüne olasılık veremiyorum!..
Gelelim konumuza.

“Etkileme sanatı” yöntemiyle kendince kendi inandığının doğruluğunu savunuyor ve diğer kitlelerinde senin gibi inanmasını istiyor olabilirsin ama ne yazık ki uyarı şöyle:

“Ey inananlar! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” Maide Suresi 51

Hani yukarıda “akılsızlığımı biliyorsun…”
Bakın bununla ilgili de şöyle deniyor:

“İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.” Bakara Suresi 171

Fakat bu kadar “öfkenin” pek hayra karşılık gelemeyeceğini de senin gibilerin bilmesini istemek insan olarak temennim olabilir.

Sizin gibiler bu duygu çelişkilerini gizleseler de bu konuda dikkatli olunması için şu uyarıyı da göz ardı etmemiz olanaksızdır.

“Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık.” Ali İmran Suresi 118

Dolayısıyla her yerde olduğu gibi “kutsal değerlere hakaret türü” bir gelenek olmamalı ve her insanın tercih şeklinin farklı olabileceği asla gözden uzak tutulmamalıdır diye düşünmekteyim.

Çünkü bugün yanlış algılanan birçok şeyin daha sonra farklılaştığını tarih boyu gözlemlemiyor muyuz?
Kim bilir, bugün yanlış gördüğünüz değerleri yarın doğru olarak algılamayacağınızın garantisi var mı?..
Değişmez diyorsanız nedeni şudur:

"Yazıklar olsun, size de; Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?" Enbiya Suresi 67

“Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.” Hac Suresi 46

Son olarak da şöyle dendiğini anımsatarak konuyu nihayetlendirelim isterseniz.

“Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.” Furkan Suresi 44

Şu gerçekçi uyarı ise tam da günümüz densizliklerin'in anlatımı gibi değil mi? “Odaları” burada Ülkeler olarak da tanımlayabiliriz, şöyle:

“(Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir.” Hucurat Suresi 4

Daha ne denebilir ki?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...