1 Temmuz 2015 Çarşamba

Hakaret güçsüzlüktür?

Bire bir iletişim kuralında karşılıklı anlayış, hoş görü davranış bilimlerinde ilk sırada gelen bir konudur.
Toplumların çoğunda bağışlama dediğimiz “tahammül” ise işin vazgeçilmezleri arasındadır.
Çünkü şu bilinmektedir ki her insan hata yapmaya açık, iradesine her zaman hakim olmayan bir var edilendir.

Zaten insanı var eden de bu konuda uyarıda bulunarak “insanın zayıf yaratıldığını” belirtmektedir.
Bu zayıflığı giderilebilmek içinse bunun yöntemlerini de yine tek tek saymakta ve “iyi insana” ulaşmanın bir takım kurallarının olduğunu anlatmaktadır.
Örneğin bir kişinin yaptığı hatanın bir başkası tarafından “bağışlanmasını” ödüllendirmekte ve bundan dolayı “tahammül” edeni de deyim yerindeyse “mükafata” aday olmaya özendirmektedir!
En belirgin anlatımı ise “bağışlayın ki, bağışlayayım'dır.”
Ancak günlük yaşamın gel gitleri arasında buna özen gösterebilmenin oldukça zorlaştığını düşünmekteyim.
Yaşananlar da bunu doğrular niteliktedir.
Nedenine gelince “bencillik” duygusunun yadsınamaz bir şekilde ilk sırada geldiğini gözlemlemekteyiz!
Öyle bir hal alabilmektedir ki “benden sonra tufan” yaklaşımı hastalığın ilk belirtileri arasındaki yerini alıverir.
Ondan sonra ne mi olur?
“Ayıklayın pirincin taşını” deyimi yanıtı teşkil eder!
Bunun nedenleri arasında ise “insanın bildiğinin alimi, bilmediğinin cahili” olduğunu bilememesidir.
Her şeyi bildiğini iddia etmek aslında bazı şeylerin bilinemediğinin de açıklanması değil midir?
Eğer gerçekten bilinseydi yukarıda saydığımız “kusurlu davranış” özelliklerini gösterir miydi?
Ya da kendi çıkarlarına ters durum oluşturduğunu algıladığı her hangi bir olay karşısında “hakaret” hastalığının kollarına sığınır mıydı dersiniz?
Demek eksiklik enine boyuna irdeleme olan “tahammülün,” “tahammülsüzlük” boyutuna taşınarak damarlarında öyle zirve yapmış olmalı ki, hakarete sığınıyor olmalı!
Çünkü insanın “kendisine yapılmaktan hoşlanmadığı bir şeyi karşısındakine yapmasının” sizce ne kadarı doğrudur?
Kısacası hakaret etmek veya hakarete varan işler yapmak bir güçsüzlüğün, beyni kullanmamanın, yeterli bilgiye sahip olamamanın delili değil midir?
Ne dersiniz?..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...