Ülkelerin özel ve güzel günleri vardır, bilirsiniz.
Bayramlar da bunlardan biridir.
Kırgınlıkların, dargınlıkların sona erdirilmesi için iyi fırsatlar sunar.
Ancak görünen manzara o ki kimse "kininden" taviz vermiyor!
Siyasi arena da sıkça dillendirilen " o bu kardeştir, ayrım yapan kalleştir" nakaratını söyleyenlerin yaklaşık iki aya yaklaşan söylemleri yukarıdaki sözün "havada" kaldığını ispatlamış durumda.
Yine buna muhatap olanların aynı dozda hareket tarzıyla "başramlaşmayacakları" haberlere düştü bile.
"Fitne" ise öteden beri hükmünü sürdürmeye devam ediyor.
Şimdi sormak gerekmez mi?
Gerçekten inanarak mı bunları yapıyorsunuz?
Eğer inanarak yapıyorsanız "inandığınızı söylediğiniz din de" bir yanlışlık yok mu?
Çünkü İslam'da "üç günden fazla dargın duran bizden değildir" hadisi bulunmuyor mu?
O zaman neden barışmanın yollarını aramıyorsunuz?
İnsanların kalbine ve gönlüne "detektör mü" koydunuz?
Hepiniz niyet okuyucusu kesiliyorsunuz da!..
Tamda burada istemesem de şu aklıma gelmiyor değil.
"Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz" sözü durumu anlatmak açısından iyi bir örnek diye düşünmekteyim.
Neyse ki halk bunların hepsinden daha sağ duyulu davranmayı tercih ediyor da huzur bozulmuyor diyebiliriz!
Üzücü olan ise inandığını söyleyen kesimlerin bu durum karşısındaki suskunluğunu anlamak hayli zor.
Manzaraya bakınca sanki bunların hepsinin değişik ülkelerden gelen insanlar olduğunu düşünmemeniz için hiçbir neden yok denecek noktadadırlar.
Kin iyi bir şey olsaydı eğer tarih boyunca insanlığın felaketine ve helakına zemin hazırlamazdı.
Bu nedenle hemen terk edilse dahi iyi olacağını düşünmekteyim.
Barışmak erdemlerin en güzelidir, unutulmamalı.
Affetmek ise büyüklüktür, değil mi?..
Siz neden hala "küçük" kalmayı tercih ediyorsunuz?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder