22 Kasım 2015 Pazar

Yer ve gök neden titrer?

İnsan elinin karıştığı bir işin geneli itibariyle iyi sonuç verdiğini söylemek mümkün müdür acaba?
Hırsın elinde oyuncak olan, ihtiraslarıyla kendisini harap ederek telef olup giden bir var edilenden söz etmekteyiz.
Öfkelendiğinde aklını tatile gönderen, hayvani bir duyguyla hareket etmeyi benimseyen, düşüncenin yerini intikam duygusunun kapladığı zavallı bir yapıdan söz ediyoruz.

Bilginin yerini alan cehaletin kucağında adeta beşikte sallanan çocuk gibi oyalanan, gözünü kaplayan kara bulutlardan aydınlık dünyaya hasret kalan bir canlı türünden söz ediyoruz.
“Kendisini yaratana dahi hasımlık edecek kadar” nankörlük yapan, görünüşte insan ama perde gerisinde neye benzediği bilinemeyen ve şeceresi de belirsiz bir canlıdan söz ediyoruz.
Tanımı daha da fazlalaştırabiliriz..
İşte bu türde bir canlının yapıp ettikleri kimi zaman öyle bir hal alır ki sebep olunan zalim ve fasıklıkların ağırlığını taşıyamadığın da yapılanların kötülüğünü anlatmak için yer ve gök yaratandan izin alarak titrer!
Azgınlaşmanın zirvesinden aşağı inmek istemeyen bu nanköre mevcudat isyan eder ve onun yol açtığı cinayetler sebebiyle “öfkelerinden galeyana gelerek” insan görünümlü bu mahlukun yaptıklarının sonuçlarını anlatmak için çeşitli olaylar meydana gelmeye başlar.
Kimi zaman kıtlık, kuraklık, kimi zaman da yeryüzünün harekete geçmesi gibi…
Örneğin inanıyorum diyen birinin veya birilerinin temel olarak “haramı” helalleştirmesi bunlardan biridir.
Örnek mi?
Sıkça işitebildiğiniz “çalıyor ama çalışıyor” diyenlerin kulakları bilmem çınlar mı?
Yine ayette açıkça ikaz edilmesine rağmen “lakap takmak, alay etmek, karalamak” gibi fiillerin olmadığını söyleyebilmek mümkün mü?
Ya hak ve hukuka riayet etmemeye ne dersiniz?
Hem de “Allah haddi aşanları sevmez” uyarısı olmasına rağmen.
Anlaşılabileceği gibi vakti geldiğinde de “had” bildirilir denilmektedir!
Bir tehlikeye daha dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünmekteyim.
Algı bozukluğu nedeniyle “ya zalimce yapılan işleri masum, masumu zalim olarak” algılıyor ve algılatılmaya çabalanıyorsa?..
Kısacası bunların neden olduğu sebepler sonucuyla yer ve gök vakti geldiğinde kimseyi ayırmadan “insanın yaptıklarını anlatmaya başlarlar!”
İnsanlar da;
“Buna ne oluyor,” derler!
Nerede mi yazıyor?
Kısaca son günlerde meydana gelen “sarsıntılar ve diğer tabiat olaylarının” izahı için “Zilzal” suresine bakmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
Fesat ve ikilik çıkarmanın yaptırımları genel olarak Hucurat suresinde anlatılmakta, kusurlu ifadeler için de 11. Ayete bakmak oldukça bilgilendirici olacaktır diye düşünmekteyim.
Unutmadan şunu da belirtmeliyim ki “sinelerin özünü” sadece Allah bilmekte, insanın ise bunu insanların sözlerinden anlayabileceği belirtilmektedir!
Çünkü bozuk sineden düzgün sözün çıkabileceğini düşünebilir misiniz?
Olmuyor işte!..
Bu keşmekeşlikler için de yer gök onun için titriyor ve zavallı olduğunu bile anlayamayan insan suretinde olanlara “vakit geç olmadan uyan” demek istiyorlar!

Tabi, anlayana…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...