Tarihsel evrimi içinde insan sürekli arayış içinde olmasına
karşın çoğunlukla kanıksamalarını yanlış tercihlerde kullanır olmuştur.
Örneğin kendisine her gönderilen “öğreticiye” kulak verir
gibi olmuşsa da “atalarının izinden” yürümek daha kolay gelmiştir.
Çünkü karşı çıkışlarının ana nedeni “atalarının öğretilerini”
yenileme gereksinimi duymamış, hakikatten hep uzak kalmaya çalışmıştır.
Yaşadıklarının kuralsızlığına dizgin getirilmesini genel
olarak kabullenememiştir!
Hatta öyle ileri gidebilmiştir ki tavrın haddi aşmasından
dolayı “sert uyarılar” almasına, uygulanmasına da maruz bırakılmıştır.
Nedeni ise atalarının da uyarılmamış olması ana nedendir.
Şöyle ki:
“Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde
olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından
indirilmiştir.” Yasin Süresi ﴾5-6﴿
Bu uyarıya rağmen
kabullenmeyenlerin tarifini şu şekilde yapmaktadır:
“Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur.
Artık onlar iman etmezler.” Yasin Süresi ﴾7﴿
Daha da ileri
götürüp inatlaşan ve inada bindirerek inkar etmeye çalışanlar, araştırmaya bile
gereksinim duymayanlar içinse:
“Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine
dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. “ Yasin
süresi﴾8﴿
“Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip
gözlerini perdeledik. Artık görmezler.” Yasin Süresi ﴾9﴿
“Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir,
inanmazlar.” Yasin Süresi ﴾10﴿
Bunların arasından
yeniliğe açık, araştıran, bilimsel verilere uyanlar ise onore edilmekte ve:
“Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahman’dan
korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla
müjdele.” Yasin Süresi ﴾11﴿
Ve gelinen son
noktadaysa hala karışık duygular içinde olup da tereddüt edenlere ise daha net
hitap edilmekte ve kaçınılmaz hesaplaşmanın olacağını haber vermektedir.
“Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların
yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir
kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.” Yasin Süresi ﴾12﴿
Yani kişi iyilik
yapıyorsa iyiliğinin, fenalık, azgınlık ve kötülük yapıyorsa bununla mutlaka
karşılaşacağını bilmesi istenmektedir.
Ölülerin
dirileceğine gelince, insana deniyor ki:
“Nasıl yoktan var
edildiysen ve birinci yaratılışını biliyorsan, öldükten sonra da aynı şekilde
diriltileceksin!”
Yalnız birinci
yaratılışın “şu bildiğin şeklin de” ikincisi nasıl olacak onu bilmiyorsun, “düşünsene”
denmektedir.
Birinci
yaratılışındaki gibi insan olarak sonsuz dirilmeyi istiyorsan öncelikle “kendini
ıslah edecek ve bunda kararlı olacaksın.”
Yok olmam diyor ve
tercihini yanlış olan işlerde harcıyorsan işte o zaman nasıl var edileceğini var
edecek olanın dışında, sen dahil kimse bilmemektedir.
Çünkü işin sonunda
insanlık sıfatından mahrum kalmak var!..
Ona göre…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder