En çok istismar edilen dallardan bir olan din hakkında bilgi
sahibi olan da, doğru dürüst bilgisi olmayan da konuşmakta, anlatmakta ve
yazmaktadır.
Bu yazıp çizenler arasında “densiz” ifadeler kullanmakta olanlar
da taraftar bulmuş görünmektedir.
Saygısız bir ifade olan “Ulan!..” kelimesini “kainatın
sahibi” için rahatça kullanabilmekte ve “O’nun Mülkünde” olduğunun farkına varamadığını
bu davranış örneğiyle göstermektedir.
Farkına varamayışın “istikrar” kazanması durumunda ise sonuçları
kişi açısından pek de iç açıcı olamayabilir diye düşünmekteyim.
Meselenin dikkat çeken yönü dinin istismarında en sık
kullanılan bazı temel terimler tercih edilmekteyken, dinin en temel şartı olan “namazdan”
hemen hiç bahsedilmemesi dikkat çekicidir.
Oysa dinin sahibi ilk şart olarak bunu istemekte ve
emretmekte, fakat herkesin bunu severek yapmayacağını da belirterek “gevşek”
davranacağından da haber vermektedir.
Yine namazı sadece “kendisine derin saygı duyanların”
içtenlikle yapacağını da açıklamaktadır!
Bir başka ifade şeklinde de “dindar sapıklar” deyimi
kullanılmaktadır ki doğrusu bunu yazanın kendisinin nerede olduğunu merak
ediyorum?
Oysa “sapık” kendi yaşamına göre bir ”din kurana denilmekte”
ve “ya yaşadığın gibi inanır veya inandığın gibi yaşarsın” sözünün kaynağını
oluşturmaktadır!
Sahi neredesiniz?..
Bu söyleşiyi kaleme alırken ayetlerle bunların nerelerde yer
aldığını görebilmemiz bakımından yazabilirdim ama biraz da insanın kendisinin araştırması
gerekmez mi?
Örneğin “namazı eleştirmek isteyen” ama buna cesareti
olmayanlar “kılanlar üzerinden” kinlerini kusmakta ve ne yazık ki söylemeye
çalıştıkları yanlışın doğrusunu da gösterememektedirler.
Öyleyse eleştirinin “özü kılan gibi” görünse de amacın başka
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Fakat kılan da, kılmayan da şunu unutmasın ki dünya kimsenin
tapulu malı ya da babasının arazisi değildir.
Eğer öyle olsaydı dedeleriniz, babalarınız, nineleriniz ve annelerinizin
yaşıyor olması gerekmez miydi?
Neredeler?..
Her şeyi bildiğini iddia edenler yanıtı verin bakalım.
Size göre yok olup gittiler mi?
Yoksa bir yerlerde buluşup yakanıza yapışmanın gününü mü
bekliyorlar?
Haydi, ipucu vereyim, “Yasin suresinin” mealini baştan aşağı
güzelce bir okuyun, belki anlarsınız.
Çünkü “genelde anlayamama” hastalığı daha çok da!..
Orada bu “uyarı da” var zaten…
Aslına bakarsanız ve dikkat ederseniz hayata dair bir sürü
örnek de var diyebilirim.
Zalimden alime kadar!..
Ha unutmadan.
Birde ölmüş ve artık kendine hayrı bile dokunamayacak
insanlardan medet umma hastalığı yaygın.
Çünkü sadece ve sadece gerek bu dünya da gerekse diğer dünya
da rahmet edecek, kulunun yardımına koşacak veya koşmayacak olan kudret insan
ötesidir, günümüz diliyle “Tanrı’dır!”
Çünkü O’nun izni olmadan istisnasız hiç kimse hiç bir şey hakkında
ne tasarruf yapabilir, ne de karar verebilir, iyi biline ve dikkat edile
diyorum.
“Ben” bilirim iddiasında olanların olacağını düşünüyorum.
Tek kelime:
“Ölmeyin o zaman de görelim!”
Son olarak dostça bir uyarı:
Dini konularda daha hassas olabilir, kendi adınıza zarar
etmemiş olursunuz vesselam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder