Ramazan yaklaştıkça tüccarlar tarafından incilerde birer
birer dökülmeye başlıyor.
Oruç tıbbi, akli dengelerinde sıkıntı olmayan ve her şeyden
önce de iman etmiş insanlara mecburi olan bir ibadet şartıdır!
Bunun yanında iman etmesine rağmen sağlık sorunları, irade
zayıflığı, tahammül edememe gibi hallerde ruhsat verilen bir yönü de
bulunmaktadır.
Çünkü bazı insanlar açlık şiddetine dayanamamakta ve
çevrelerine karşı kaba, kırıcı tutumlar sergileyebilmektedirler.
Fakat bunun kadar önemli olan hususlarda hiç ses çıkarmayan, kendilerine göre, “ulema” takımının bir yönüyle görünür ibadet olan oruç
hakkında ahkam kesmeleri anlaşılır gibi değildir.
Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı.
Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta
olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. (Nahl:93 )
Yukarıdaki uyarıyı bile dikkate alma ciddiyetini
gösteremeyenlerin “kendilerince iman adı altında” düştükleri durumu sizlere
bırakıyorum!
Teşbihte hata olmasın bunların yapageldikleri veya yapmaya
çalıştıkları şey “kraldan fazla kralcılık” anlayışının izlerini taşıyor diye
düşünmekteyim.
Sizi yaratan, sizlerin, zerresini bile meydana
getiremeyecekleriniz üzerinde “terbiyeci” olarak görevlendirildiniz de bizim mi
haberimiz olmadı?
Allah dileseydi
onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar.
Zalimlerin ise bir dost
ve yardımcısı yoktur. (Şura:8)
Yine yukarıda görülebileceği gibi günümüzün tüccarları da dahil
kimseye böyle bir yetki verilmemiş olduğu çok net anlaşılabilmektedir.
Gönderilen peygamberlere bile “tebliğcisin” denilirken siz
bu anlaşılmaz yetkileri kimden, neye dayanarak ve nasıl uyduruyorsunuz?
Kısacası insanları maneviyattan soğutma eylem ve
söylemlerinden fırsat elden gitmeden vaz geçmenizi tavsiye ederim.
Yoksa çıkmaz sokakta ulaşımın yönünü bulmak hayli güç, hatta
olanaksızdır.
İnananın inanmayın “tencereden” gözünüz ayrılmıyor, tabaktan
uzak kalamıyorsanız bu sizin kendi kişisel sorununuz olmalı.
Siz kendi oruç ibadeti anlayışınızı kendinize saklayın olmaz
mı?
Kimin yemek yiyeceği, havanın nasıl olacağı, dayanıp
dayanamayacağı söylemleri beni doğrusunu isterseniz hiç ilgilendirmiyor!
Çünkü nasip olduysa bunların hiç birini dikkate almadan ne
yapacağımı biliyorum.
Tercih kişilerin seçimlerine bağlıdır, birilerinin
yönlendirmesine göre değil.
Unutmadan, ayrıca sizler yetime, yoksula, gereksinim
sahiplerine ayrılan “ramazan çadırlarında” adeta sap ve samanla yetinmeyip
peşine “arpa kırması da” isteyenler gibi tıka basa, eğire geğire yaptığınız
tüketim çılgınlığını görüntüye alında bir seyredin.
İnanın kendinizden “iğreneceksiniz.”
“Ar damarınız” yerindeyse tabi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder