31 Mayıs 2016 Salı

Tenceredeki göz?

Ramazan yaklaştıkça tüccarlar tarafından incilerde birer birer dökülmeye başlıyor.
Oruç tıbbi, akli dengelerinde sıkıntı olmayan ve her şeyden önce de iman etmiş insanlara mecburi olan bir ibadet şartıdır!
Bunun yanında iman etmesine rağmen sağlık sorunları, irade zayıflığı, tahammül edememe gibi hallerde ruhsat verilen bir yönü de bulunmaktadır.
Çünkü bazı insanlar açlık şiddetine dayanamamakta ve çevrelerine karşı kaba, kırıcı tutumlar sergileyebilmektedirler.

Fakat bunun kadar önemli olan hususlarda hiç ses çıkarmayan, kendilerine göre, “ulema” takımının bir yönüyle görünür ibadet olan oruç hakkında ahkam kesmeleri anlaşılır gibi değildir.
Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. (Nahl:93 )
Yukarıdaki uyarıyı bile dikkate alma ciddiyetini gösteremeyenlerin “kendilerince iman adı altında” düştükleri durumu sizlere bırakıyorum!
Teşbihte hata olmasın bunların yapageldikleri veya yapmaya çalıştıkları şey “kraldan fazla kralcılık” anlayışının izlerini taşıyor diye düşünmekteyim.
Sizi yaratan, sizlerin, zerresini bile meydana getiremeyecekleriniz üzerinde “terbiyeci” olarak görevlendirildiniz de bizim mi haberimiz olmadı?
Allah dileseydi onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur. (Şura:8)
Yine yukarıda görülebileceği gibi günümüzün tüccarları da dahil kimseye böyle bir yetki verilmemiş olduğu çok net anlaşılabilmektedir.
Gönderilen peygamberlere bile “tebliğcisin” denilirken siz bu anlaşılmaz yetkileri kimden, neye dayanarak ve nasıl uyduruyorsunuz?
Kısacası insanları maneviyattan soğutma eylem ve söylemlerinden fırsat elden gitmeden vaz geçmenizi tavsiye ederim.
Yoksa çıkmaz sokakta ulaşımın yönünü bulmak hayli güç, hatta olanaksızdır.
İnananın inanmayın “tencereden” gözünüz ayrılmıyor, tabaktan uzak kalamıyorsanız bu sizin kendi kişisel sorununuz olmalı.
Siz kendi oruç ibadeti anlayışınızı kendinize saklayın olmaz mı?
Kimin yemek yiyeceği, havanın nasıl olacağı, dayanıp dayanamayacağı söylemleri beni doğrusunu isterseniz hiç ilgilendirmiyor!
Çünkü nasip olduysa bunların hiç birini dikkate almadan ne yapacağımı biliyorum.
Tercih kişilerin seçimlerine bağlıdır, birilerinin yönlendirmesine göre değil.
Unutmadan, ayrıca sizler yetime, yoksula, gereksinim sahiplerine ayrılan “ramazan çadırlarında” adeta sap ve samanla yetinmeyip peşine “arpa kırması da” isteyenler gibi tıka basa, eğire geğire yaptığınız tüketim çılgınlığını görüntüye alında bir seyredin.
İnanın kendinizden “iğreneceksiniz.”

“Ar damarınız” yerindeyse tabi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...