Aklınıza hemen ekmek, yaklaşan ramazan dolayısıyla pide
gelmiş olabilir.
Ama bilemediniz diyebilirim…
Hani bazı kararlar alınıyor ya, dünya eksenli ülkelerde.
Yüz yıl önce hani katliam yapılmış ya bir kavme karşı.
Bilir misiniz?
Beş yüz bin Yahudi’yi kim yaktı?
Kim bu “fırıncılar?..”
Sizler onların torunları değil misiniz?..
Türklerin tarihinde böyle kara lekeli bir dönem var mıdır,
sizce?
Hatalar yapılıp olmaması gereken olaylar “savaş ruhu” içinde
cereyan edebilmiş olabilir.
Peki, ya karnı yarılıp ana karnından çıkarılarak öldürülen çocukları
“hunharca öldürenler mi” soy kırıma uğramış, olanlara ne demeli?
Bu “hunharlık” değil midir?
Böyle cani güruha bugün şirin gözükmek için karar alanlar kendileri
bu caniliklere uğrasalardı “oh, ne iyi yaptınız mı,” diyeceklerdi?
Devlet “eşkıyaya” dur demedikten sonra ne için vardır?
Bu devlet savunma göreviyle görevli olanlar yaşanan dramatik
olaylar karşısında tribün seyirciliği mi yapacaklardı?
Savaşta “kurşun adres sormaz arkadaş!”
Ayrıca hak eden hak ettiğini mutlaka bulur, bu da
unutulmamalı.
Kul kursa da kader adalet eder!
Eğer yargılama yapılacaksa kural yaşayanların yaşadığı anda
yapılan yargılama önemlidir.
Yoksa onu yaşamamış olanların anlattıkları ya duyumdan, ya
art niyetten, ya da kinden ibarettir.
Kin ise çoğunlukla insanlığın “yok oluşuna neden olmuş” kötü
bir hastalıktır.
Tarih örekleriyle doludur, böyle olayların.
Bu şekilde alınan siyasi kararlardan dolayı da o ülke
insanlarına karşı herhangi bir olumsuz düşünceye sahip olmadığımı da
belirteyim.
Belki bu dengesizliklerden onlar bile rahatsızlık duymuş ya
da duyuyor olabilir diye düşünmek istiyorum!
Bunları yazmak istemezdim aslında ama yeter artık!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder