6 Haziran 2016 Pazartesi

Günü gelince ortaya çıkar?

Kirli bir ortamın içinde sağlıklı bilgiye ulaşabilmek son derece güç hale gelebilmektedir.
Fakat hakikat tecelli etmeye başlayınca bütün karanlıklar aydınlığa dönüşür ve yarasalar kaçacak kaya delikleri aramaya başlarlar.
Çünkü “aydınlık” onlar için “zifiri karanlık” hükmündedir.
“Işıklarını kesiversek oldukları yerde kalakalırlar” denmesi de boşuna değildir!
Oysa içine benliklerinin ürünü sonucu içine düşürüldükleri çıkmaz kendi yapıp ettiklerinin bir tahakkuku gibidir.

Lakin bunu kendilerine göre uydurdukları “inkar felsefesine” dayalı bozuk düşünce ve fikirlerin ana dayanağı yapar ve ne anlama geliyorsa, aydınlık için yaptıklarını iddia etmeleri bilinen söylem tarzlarını oluşturur.
Böyle düşünce yapısına sahip olanların çıkmazı ve tahammül edemedikleri konunun esas temelini ise gizli ve açık “Kur’an’a” karşı çıkmak olarak tespit edebiliriz.
Ne anlatırlarsa anlatsınlar, esas amaç budur!
Ona direkt karşı çıkamayanlar ona ne hizmet ediyorsa onu değersizleştirme, itibarsızlaştırma çabalarıyla gündeme gelmektedirler.
Çünkü direkt karşı çıkmaları halinde en kör şekilde inanın bile tepkisini çekeceklerini, amaçlarına ulaşamayacaklarını iyi bilmektedirler!
Bu faaliyetlerini yürütürken aydınlıkta ortaya çıkamayan yarasalar misali, taşeron kullanmalarının nedeni budur.
Taşeron özellikleri ise görüntü itibariyle halktan biri gibi olmalı, haltan biri gibi davranmalı ve güvenlerini kazanmalıdır.
Zaten öteden beri bu durum hep aklıma takılan bir konu olmuştur.
Demokrat olamayanların neden demokratlığın “renkli” yönlerini tercih ettiklerine pek anlam verememişimdir!
Acaba gerçek niyetin gizlenme arzusu mu?..
Hayatın esaslarını belirleyen güç şeffaf olmayı emrederken, onu kabul ettiğini söyleyenlerin bunu yerine getiremeyeceğini kalplerinde bulunan eğriliklerden dolayı ya da getirmek istemediklerini hissettikleri için “renkli” tarafta yer almayı tercih etmeleri boşuna olmasa gerek.
Ancak “kurulan tuzaklar” sonsuza kadar sürebilir mi?
Mümkün değil ve günü geldiğinde gerçekler mutlaka gün yüzüne çıkar.
Neden mi?
Çünkü bu tuzağın içindekiler şöyle uyarılmaktadırlar:
“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” Al-i İmran:54 
“Yoksa Allah'ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah'ın tuzağından emin olamaz.” Araf:99 
“Ben onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir.” Araf:183
“Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” Enfal:30
“Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet (ferahlık ve mutluluk) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların bir tuzakları (birtakım tertipleri ve asılsız iddiaları) vardır. De ki: "Allah daha çabuk tuzak kurar." Şüphesiz elçilerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar.” Yunus:21
Yani bilenlerin olduğu fani dünyadakilerin dışında, hem buraları hem de öteleri bilenin olduğu muhakkaktır!
O, günü gelince gizlinin açığa çıkmanı emrederse hangi “kurul kararı” karşısında durabilir ki?
“Onlar beklemekte,  O, da, ona sığınıp bizlerde beklemekteyiz!”

Görelim ne eyleyecek, ne eyleyecekse güzel eyleyecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...