13 Haziran 2016 Pazartesi

Hakarete gerek yok?

Son yıllarda din tüccarlığının hassaslaştırdığı insanların doğru bile söylense karşı çıkıyor olmalarını anlamak hayli zorlaştı.
Zaten belki de yaşantısında bulunmayan bir değerden dolayı eleştiri dozunun da kaçırılmasıyla iyice yoldan çıkması kolaylaştırılmış olmaktadır.
Yapamadığı temel görevinden dolayı içten içe eziklik hissettiğini düşündüğüm insanların bir de yaralarına dokununca nasıl tepki vereceklerini önceden kestirmek zorlaşmaktadır.
Ayrıca “fitneye sebep olan fitne çıkarmış gibidir” uyarısı da dikkate alınmamış olmaktadır.

İnsan ve hayvan bahsi hayli tartışılacak ve netice alınması çok güç konuların başında gelmektedir.
İnsan var ediliş hikmeti gereği ceset yapısıyla hayvana, akıl ve düşünme melekesi ve az da olsa irade yönüyle diğer canlılardan ayrılır.
Bir insanın bir başka insana “hayvan” nitelemesinde bulunması onun da bu özelliklerinin olmadığı anlamına gelmemektedir.
Sadece kendisinin ne olduğunun farkında değildir diyebiliriz!
Yine insanı insandan ayıran en büyük özelliklerinin başında düşünme, akıl etme, görme, duyma, bilgilenme ve bunlarla uygulama yapmak gibi yetenekleriyle ayrılır.
Ancak insan kendisine “can verenin” emirlerine uymakla yükselirken, aksine hareketi onu bütün canlılardan daha aşağılara da düşürebilmektedir.
Görüldüğü üzere ve maalesef “hayvan dahi” olamamaktadır!..
Çünkü kelime anlamıyla “canlı” demek olan hayvan ya da akıl edemeyen, düşünemeyen, irade gösteremeyen bu tabaka da olanlar “yaratılış özellikleriyle” ecelleri gelene kadar doğru bir yolda ömürlerini sürdürmektedirler.
Yarattıklarını asla “lakap, hakaret, küçük düşürme” gibi yöntemlerle değil, onun bu durumdan kurtulmasını temin edecek örneklerle ikazını sürdürmektedir!
Verilen örneklere dikkat edilir, iyi analiz edilirse “sizler verilen akıl nimeti sayesinde” daha iyi olabilirsiniz, bundan sizi engelleyen nedir sorusu sorulmaktadır?
Yaratanın benimsemediği bir yolu, yarattıklanın benimseyip tavır sergilemelerine ne demeli doğrusu bilemiyorum.
“Titr” sahibi olanların bu yolu benimsemesi ise gerçekten izahı zor bir konudur.
Örnek olması gerekenlerin, “ördekliği” tercih etmelerine söylenebilecek fazla bir söz olmasa gerek.
Hani bir düşünür diyor ya, “güzeli daha güzelle anlatmak” mesleğimiz olmalı…
İyi de “vermeyince Mabut, bir şey yapamıyor zavallı Mahmut!”
Hani tam da burada “adın ne” sorusana verilen “mülayim” yanıtının karşılığında söylenen şu söz konuyu daha iyi özetler diye düşünmekteyim.

“Sert olsan, ne yaparsın ki?..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...