29 Aralık 2016 Perşembe

“Haline şükret dostum”

Ücretlerde artış ne kadar olmalı?
Geçimini belli bir iş akdi karşılığında elde ettiği gelirle sürdürenlere genel adıyla “ücretli kesim” denildiğini hemen herkes bilir.
Bunların aldıkları ücretlere yapılacak artışlarla da her altı ayda bir gündeme gelir ve haberden ve fikirden yoksun olanlar da günlerce manşet atarak bu kesimden pay almaya çabalarlar.

27 Aralık 2016 Salı

İhlas süresi okunmalı?

Sayısal anlamda bir yılın sona erip diğerinin başlamasına kısa bir süre kala insanların içinde bulunduğu durumu anlatmaya gerek olmadığı kanısındayım.
Çünkü gerek “kampanyalar” gerekse “coşkulu bekleyiş” haber dünyasından görsel ve işitsel olarak hemen hiç eksik olmuyor.
Işıklı çamlardan tutunda yapma ve çakmalarına kadar hazırlıklar aralıksız ve apansız bir şekilde devam ediyor.
Yapılmasın mı?

13 Aralık 2016 Salı

Onlarda bizlerden biri

Kimi insanlar kendi içinde bulunduğu duruma bakmadan yorum yapmayı marifet sanırlar.
Oysa kendisinin de aynı geminin içinde olduğunu bilmeyecek kadar yaşadıkları dünyadan uzaktırlar.
Kurumlara ve çalışanlarına karşı duydukları sempati veya sevimsizlik bu tiplerin ilk hareket noktalarıdır.
Büyük ihtimalle küçük yaşlarında sevgiden mahrum olduklarını düşünebilirsiniz.
Çünkü içinde azıcık insan sevgisi olan biri kişilerin çalıştıkları kurumlardan dolayı “cezayı hak eden” kesim olarak görmemesi gerekir.

30 Kasım 2016 Çarşamba

Kolay mı?

Her sözün gelişinde günümüzün moda deyimi “Allah” dostluğu ifadesi maalesef “ulu orta” kullanılır oldu.
Deyim ve dile getiriliş itibariyle memnun olmamak mümkün değil.
Örneğin “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokman Suresi 33. Ayetinde vurgu yapılan uyarı gerçeğine riayet edildiğini gözlemleyebiliyor musunuz?

15 Ekim 2016 Cumartesi

“Arkadaşını söyle”

Bilinen o dur ki, vampirin besin kaynağı kandır.
Fakat gündüz insan görünseler de gece gerçek yüzlerini açığa çıkararak “gıdalarını almayı” ihmal etmezler.
Sözünü etmek istediğimiz konu ise tarihsel derinliklere dayanan “besle kargayı oysun gözünü”  deyimini doğrulayan bir olaydır.
Kanuni Almanların eline düşen Fransız kralını kurtarıp bir de onlara ayrıcalıklı menfaatler sağlamıştı.
“Kapitülasyon” adını alan bu ayrıcalıklar bugün de devam etmektedir.
Oysa “nankör” her yerde ve her zaman nankördür değil mi?

16 Ağustos 2016 Salı

Islah olmayanlar?

Tarihsel evrimi içinde insan sürekli arayış içinde olmasına karşın çoğunlukla kanıksamalarını yanlış tercihlerde kullanır olmuştur.
Örneğin kendisine her gönderilen “öğreticiye” kulak verir gibi olmuşsa da “atalarının izinden” yürümek daha kolay gelmiştir.
Çünkü karşı çıkışlarının ana nedeni “atalarının öğretilerini” yenileme gereksinimi duymamış, hakikatten hep uzak kalmaya çalışmıştır.

6 Ağustos 2016 Cumartesi

“Her gelen baktı geçti?”

Her insan kendince kendisini kendi değerleri içinde “alleme” sanır değil mi?
Ama büyük düşünür Yunus Emre bunun ne kadar da yanlış olduğunu şöyle anlatıyor.
“Ekmeksiz zengin olanın,
“Kitapsız bilgin olanın,
“Sermayesi din olanın,
“Rehberi şeytan olmuştur.”

3 Ağustos 2016 Çarşamba

“Daha mı katı?”

İnsan evrende var olan yaratılanların en üstünü iken kendi hataları yüzünden en altlara düşmekte ve eğer bu düşüşten sonra “aklını başına almazsa” yok olup gitmektedir.
Kuşkusuz bu tanımlama da herhangi bir ayırım söz konusu olmamaktadır.
Çünkü insanın okuması, düşünmesi, görmesi, bilmesi, duyması istenmekte yapılamadığında da “sert uyarılar” gelmektedir.

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Ölçü şarttır!

İmansız vatan, vatansız iman sağlıklı olmaz!

Yaşamakta olduğumuz talihsiz durumların meydana getirdiği ve yaşamın her alanındaki olumsuzluklarını “Alem” bilmekteydi!..
Belki de "sert bir imtihan yapmak" istedi.
Yaptı da!..
Bitti mi?
O zaman insanlık biter, demek devam ediyor!
Ne yapmalı?
Faydalı, yapıcı ve birlikteliği kuvvetlendiren sonuçları elde etmeye çalışmalı..
Kişi ve kişilere değil, Hakka yönelmeli!..
"Alem'e" dönersek...
Peki.
“Alem” kim mi?

24 Temmuz 2016 Pazar

Millet demokrasi dedi!


Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yaşadığı son talihsiz olayı tekrar etmeye gerek olmadığı kanısındayım, çünkü herkes biliyor zaten!
“Kanından” şüphe edilecek bir güruhun “durumdan vazife çıkaran” çarpık anlayışın ürünü olarak uygulamaya çalıştığı kargaşayı Allah'ın lütfuyla atlattı diyebiliriz.
Ya halkın duruşu?..
Anlatmak yetmez, meydanlar gösteriyor zaten!

28 Haziran 2016 Salı

Cephede görev yaptınız mı?

Son günlerde “damar” konuşmalara şahit oluyoruz.
Tarifler o kadar güzel ki neredeyse olan bitenden “seferberlik” hali duygusuna kapılmanız kaçınılmaz duyguların gelişmesine yol açıyor.
Ancak merak ettiğim konu bu hamaset dolu nutuk atmaya çalışanların acaba toprakla buluşmuş ve yoğurulmuş kanı var mı?
Yoksa kendilerine dokunmayan ve başkasının kanının üzerinden mi ahkam kesiyorlar?
Cephe de ihtiyaç duyulsa gidenine rastlayabilir miyiz?

25 Haziran 2016 Cumartesi

Ayrılmaz parçalar

İnsanların algı ve davranış farkları onların çevreyi tanımlama olgularının da değişmesine yol açabilmektedir.
En belirgin insan özelliğinin ille de kendi dediğinin doğru olduğu tezi çok kuvvetlidir.
Ancak bu her zaman doğru sonucu vermez hatta yanılmanın boyutlarının tehlikeli alanlara kadar gittiğini görebilmemizi de mümkün kılar.
Nedenine gelince araştırma evrelerinde yeterince titiz okumamaktan kaynaklandığını görmemize katkı sağlar.

19 Haziran 2016 Pazar

Ne deniyor acaba?

İnsanın var oluşundan itibaren zaafları ve zafiyetleri bitmek bilmiyor olmalı ki kimi zaman kendi çalıp kendi söylüyor ve maalesef yine kendisi dinliyor.
Okumayı istikrara kavuşturamayan insan düşünmeyi de tatile göndermiş görünüyor.
Çünkü algı eksikliğini duygularını ifade ederken kullandığı cümlelerde görmek mümkün diye düşünüyorum.
Akıl tartısından uzak, vicdan muhasebesinden nasibini almamış söylemler muhataplarını incitir düzeyde olduğunu gözlemliyoruz.

13 Haziran 2016 Pazartesi

Hakarete gerek yok?

Son yıllarda din tüccarlığının hassaslaştırdığı insanların doğru bile söylense karşı çıkıyor olmalarını anlamak hayli zorlaştı.
Zaten belki de yaşantısında bulunmayan bir değerden dolayı eleştiri dozunun da kaçırılmasıyla iyice yoldan çıkması kolaylaştırılmış olmaktadır.
Yapamadığı temel görevinden dolayı içten içe eziklik hissettiğini düşündüğüm insanların bir de yaralarına dokununca nasıl tepki vereceklerini önceden kestirmek zorlaşmaktadır.
Ayrıca “fitneye sebep olan fitne çıkarmış gibidir” uyarısı da dikkate alınmamış olmaktadır.

6 Haziran 2016 Pazartesi

Günü gelince ortaya çıkar?

Kirli bir ortamın içinde sağlıklı bilgiye ulaşabilmek son derece güç hale gelebilmektedir.
Fakat hakikat tecelli etmeye başlayınca bütün karanlıklar aydınlığa dönüşür ve yarasalar kaçacak kaya delikleri aramaya başlarlar.
Çünkü “aydınlık” onlar için “zifiri karanlık” hükmündedir.
“Işıklarını kesiversek oldukları yerde kalakalırlar” denmesi de boşuna değildir!
Oysa içine benliklerinin ürünü sonucu içine düşürüldükleri çıkmaz kendi yapıp ettiklerinin bir tahakkuku gibidir.

2 Haziran 2016 Perşembe

Fırıncıların kararı?

Aklınıza hemen ekmek, yaklaşan ramazan dolayısıyla pide gelmiş olabilir.
Ama bilemediniz diyebilirim…
Hani bazı kararlar alınıyor ya, dünya eksenli ülkelerde.
Yüz yıl önce hani katliam yapılmış ya bir kavme karşı.
Bilir misiniz?
Beş yüz bin Yahudi’yi kim yaktı?
Kim bu “fırıncılar?..”

31 Mayıs 2016 Salı

Tenceredeki göz?

Ramazan yaklaştıkça tüccarlar tarafından incilerde birer birer dökülmeye başlıyor.
Oruç tıbbi, akli dengelerinde sıkıntı olmayan ve her şeyden önce de iman etmiş insanlara mecburi olan bir ibadet şartıdır!
Bunun yanında iman etmesine rağmen sağlık sorunları, irade zayıflığı, tahammül edememe gibi hallerde ruhsat verilen bir yönü de bulunmaktadır.
Çünkü bazı insanlar açlık şiddetine dayanamamakta ve çevrelerine karşı kaba, kırıcı tutumlar sergileyebilmektedirler.

26 Mayıs 2016 Perşembe

Tuzakları boşa çıkarılanlar?

İnsanlık tarihinde öyle olaylar vardır ki günümüzde bile tekrardan ibaret olmasın.
İnsanın sürüklendiği bu açmazların yolunu bilgisizlik, araştırmama, günü gelince sorguya çekileceğini bilememe hallerinin yattığını anlayabiliyoruz.
Günümüzün hastalığının başında gelen sıkıntı ise anlatımların anlatıldığı devir ve kişilerine “postalanarak” gerekli derslerin alınmaması ya da alınmak istenmemesini söyleyebiliriz.
Örneğin ilk var edilen olan Adem (as), Şeytan tarafından tuzağa düşürülerek onu sıkıntıya sokmasının günümüzde de olduğunu üzülerek belirtmek gerekir ki çoğunlukla bilinmediğini yaşanan olaylardan gözleyebiliyoruz.

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Güzel ve özel bir gece?..

Şükretmeliyiz?..
Bazı kutsal değerlerin kıymetini ancak yaşayanların daha iyi anlayıp anlatabileceğini düşünüyorum..
Biz bu duygularımızı gerek kutlama mesajlarıyla gerekse eş ve dostla paylaşmaktayız…
Peki ya paylaşamayanlar?

17 Mayıs 2016 Salı

“Okuyan var mı?”

Kimi söyleşilerde hal hatır sorar peşinden de“ne işle uğraştığınız” sorulur.
Kendinizce bir açıklama yapar uğraşılarınızı sıralarsınız.
Okumak, yazmak ve araştırmak dersiniz.
Hemen soru gelir.
“Okuyan var mı?”

10 Mayıs 2016 Salı

Çığ

Çığ, farklı seslerden dolayı dağdan aşağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Kar çok yağdığında meydana gelir.”
“Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen Kar kümesine çığ denir.”
Çığ kısaca, kar tabakası veya tabakalarının iç ve dış kuvvetler etkisi ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketidir.”
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu doğa olayında meydana gelen hareketler eşliğinde insanın hareketlerine ve eğilimlerine göz atalım.

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Aslı yok yaylası

Gündem oldukça karışık düşünce ve fikirlerle karmakarışık hale gelmiş durumda.
İnsanların temel bilgi eksikliğini söyleşilerden anlayabiliyorsunuz.
Kimi gelişmeler insanlık tarihinin yüz karası olaylarına şahit olmuş ve sebep olanların akıbetleri sonsuza kadar anlatılacak hazin sonla noktalanmıştır.

8 Nisan 2016 Cuma

Başlasa ne olur?..

İslam dünyası için önemli sayılan günlerin başlangıcındayız.
Herkesin istisnasız kendisine çeki düzen vermesi gereken günlere, ömrü olanların, erişebildiği bilinen bir gerçektir.
Ancak manzara hiç de öyle iç açıcı görünmüyor.
Kaos, hırs, karmaşa almış başını dörtnala, eğer Allah'ın sonsuz rahmeti olmasa, felakete doğru koşar adım gidiyor.
Nereden mi anlaşılıyor?

6 Nisan 2016 Çarşamba

“Edep ya hu!”

Son günlerde kullanılan üsluptan görünüm itibariyle pek rahatsız olanın olmadığı gibi, “şeytana şapkasını tersten giydirecek” ifadeler ortalıkta “fink” atıyor!
Ne için?
Adeta “vaftiz yöntemini benimsemişçesine” birilerinin diğerlerini övme veya yerme malzemesi olarak kullanıldığını gözlemlemekteyiz.

23 Mart 2016 Çarşamba

İnsanlığın ortak düşmanı: Terör

İnsan çoğalmaya başladıktan sonra sorunlarda ardı ardına çoğalmaya başlamış, ilk insanın insanı öldürmesi de gerçekleşmiştir.
Hırsın yol açtığı hastalıklar arasında:
Anlaşamamazlık, karşısındakini dinlememe, ön yargı, niyet okuyuculuğu, öfkenin aklı yenmesi, vicdanı kör etmesi gibi daha birçok neden sayabiliriz.

18 Mart 2016 Cuma

Sevgi üzerine

Kimi söyleşilerde rastlamış olabilirsiniz.
Kişi kendisini tanımlarken “yaratana karşı sevgisini” anlata anlata bitiremez.
Ama iş ona kavuşmaya gelince “çarklar” çalışmaya başlar.
“Fırıldak mı?”
Yanında sönük kalır!..

17 Mart 2016 Perşembe

Reklam mı yapıyorsunuz?

İnsan garip bir var edilendir vesselam.
Korktu mu, doğru bildiğini unutur ve bindiği arabacının şarkısın söyler.
Korkusu geçince mi?
İlk önce arabacıyı döver!..
Son günlerde “psikolojik bir harp sanatının” uygulamasını görüyoruz.
Beyin fırtınasından anlamayan “güruhlar” bir zamanlar bu işler için yapılan çalışmaları anlayamamış ve farklı anlamlar yüklemişlerdi.

15 Mart 2016 Salı

Yaşam akışının değişmezleri

Bilinen bir gerçek olan insan yaşamı sınırlı bir zaman dilimi arasında süren ve zamanı gelince biten bir yapıdır diyebiliriz.
Hani meşhur bir kuram olan “her canlı doğar, büyür, yaşar ve ölür” şeklinde tanımlanır.
Yaşam serüveni de doğumla birlikte akışını başlatır ve ta ki bitene kadar sürüp gider.
Bu yaşam içinde insan halden hale girer ve alabildiği eğitime göre ya doğru yargılarla veya yanlış yargı ve tanımlamalarla yaşamaya devam eder.

10 Mart 2016 Perşembe

Din birçoğu için…

En çok istismar edilen dallardan bir olan din hakkında bilgi sahibi olan da, doğru dürüst bilgisi olmayan da konuşmakta, anlatmakta ve yazmaktadır.
Bu yazıp çizenler arasında “densiz” ifadeler kullanmakta olanlar da taraftar bulmuş görünmektedir.
Saygısız bir ifade olan “Ulan!..” kelimesini “kainatın sahibi” için rahatça kullanabilmekte ve “O’nun Mülkünde” olduğunun farkına varamadığını bu davranış örneğiyle göstermektedir.

8 Mart 2016 Salı

“Şems’in” tutulması

İnsanlık tarihinde güneş tutulması her zaman gündem oluşturmuştur ve oluşturmaya da devam edecektir.
Bilimsel açıdan bakıldığında birkaç bilimsel olayın bir araya gelmesiyle meydana gelse de biz genellikle fiziksel yönüyle onu algılamış göründüğünü düşünmekteyim.
Örneğin bilim insanları diğer insanlarda yerleşen başka olaylarla bağlantı kurmanın yanlış olduğunu söylemektedirler.

1 Mart 2016 Salı

Tek kanallı günler

Televizyon yayınlarının ilk başladığı yıllarda hangi komşunun evinde televizyon varsa mahalle oraya akın eder birkaç saatlik yayını izler ve dağılırdı.
Hal böyle olunca öğrenciler ders çalışamadıkları için zor günler olurdu.
Ders mi çalışsın?
Misafire hizmet mi etsin?

28 Şubat 2016 Pazar

“Hoşa giden kalıp?”

İnsanların çoğunluğu genel anlamıyla araştırma yapmadan, konuyu irdelemeden “duyduklarıyla” görüşlerini ifade etmeye bayılırlar.
Ancak peşlerinden sürüklendiklerinin ne kadar doğru söylediği ise tam bilinmezlik içermektedir!
Örneğin diğer kutsal kitaplarda ne dendiğine bakılmaksızın çok rahat yorum yapıp kaynağının nerede bulunduğunu merak etmez.
Onların birbirlerini işaret ettiğini, son geleninde onları teyit ettiğini hemen hemen büyük çoğunluk bilmemektedir.

16 Ocak 2016 Cumartesi

Esastan uzaklaştıran işler?

Son günlerde akılları karıştırmaya yönelik konular üzerinde yazılıp çizilenlere bakınca amacın esastan sapmak olduğu gün gibi ortadadır.
Örneğin uzun uğraşlar sonucu “kuyruğunu koparan maymunun” insan oluşu anlatılmakta ise de insanın “aşağılık maymundan” geldiğinin nedenini anlatmak da oldukça zordur.
Çünkü insan “nefsin ve şeytanın hileleriyle görünüş olarak cezalandırılması nedeniyle aşağılık maymuna” çevrilmiştir.

"Tanrıya yakın olmak?"

  Kimi sitelerin köşelerinde rastlamanız mümkündür; "Tanrıya yakın olmak ister misin?" şeklindeki reklamlara.    Doğruya inandıkta...